- Bu şehirde nasıl geçiniyorsun?
- Bulunca yiyoruz, bulmayınca sabrediyoruz baba erenler.
- Horasan'ın köpekleri de aynı şeyi yapıyorlar, bulunca yiyorlar, bulmayınca sabrediyorlar!
- Peki siz ne yapıyorsunuz?
- Biz bulunca dağıtıyoruz, bulamayınca sabrediyoruz.
Dervişlik dedikleri
Hırka ile tâc değil
Gönlün derviş eyleyen
Hırkaya muhtaç değil.
Hırkanın ne suçu var
Sen yoluna varmazsan
Vargıl yolunca yürü
Er yolu kalmaç değil.
Girsin şeyhin yoluna
Yalın ayak baş açık
Er var dirlik dirilmiş
Yalınayak aç değil.
Durmuş mârifet söyler
Erene Yunus Emre
Yoldaş eriyle yoldadır
Yolsuza yoldaş değil.
"Güzel söz, kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki, Rabb'inin izniyle her zaman meyvesini verir."
- Geyikli Baba
Bir millet düşünün ki, "Horasan Şâhı" olarak tanınan ve Hazret-i Peygamber'in 8. göbekten torunu olan İmâm-ı Aliyy'ûl Rızâ'nın muhabbetiyle İslâmiyet'i kabul etmiş...
Bir millet düşünün ki, Hazret-i Peygamber'in 11. göbekten torunu olan İmâm-ı Hasan'ûl Askerî'ye, "bizden" manasına gelen "Askerî" mahlasını vererek daima Ehl-i Beyt'i zalimlere karşı korumuş...
Bir millet düşünün ki, "Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin" isimlerini en sevdiklerine vererek, evlâd-ı resûlü kendi evlâdı gibi sevmiş...
Yunus Emre, Hacı Bektâş-ı Velî'nin Makâlât adlı kitabında dile getirdiği görüşlerden etkilenmiş ve onlardan bâzılarını şiirle dile getirmiştir. Örneğin: Hacı Bektâş-ı Velî “Âşıkların
tenleri ölür, canları ölmez." diye yazmış, Yunus Emre bunu, "Ölür ise ten ölür / Canlar ölesi değil" diye şiirleştirmiştir.