"Bencileyin bir aciz Zeynep kuldum
Hep yanlış kapının önünde yanlış anahtarla durdum
Hayatım altüst oldu, derken meğer hazine harabenin altında imiş
Leyla'mı ararken Mevla'mı buldum."
s.164
Alıntıdan da anlaşılacağı üzere ilahi ve beşeri aşkın iç içe işlendiği bir kitap. Beşeri aşk kısmı çok sıradan, hemen her dizide karşımıza çıkacak cinsten. Zengin, yakışıklı, nahif, genç patron ile kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen, güzel çalışanı arasında atışmalarla başlayıp devam eden aşk...
Kitap, ana karakterler Zeynep ve Ömer'in ağzından yazılmış. Anlatıcı ikisi arasında değişip duruyor ve geçmişle günümüz arasında sık sık git gel yapılıyor.
Evliliklerinde ayakları taşa takılıp tökezleyince kafasını dinlemek için baba evine giden Zeynep'in yolu beşeri aşka çıkıyor. Derviş Dede ile olan sohbetleri sayesinde tasavvuf ve İlahi aşkla tanışıyor. Zaten bildiğimiz ama hayat koşturmacası içinde unuttuğumuz önemli değerleri hatırlatıyor. İlahi aşk herkesin anlayabileceği kadar basit bir dille ele alınmış ve büyük ihtimalle insanları çok sıkmamak adına beşeri aşkla harmanlanmış.
3 kitaptan oluşan serinin ilk kitabıydı Huşu Ağacı. Diğerlerinde tasavvuf yönünün biraz daha ağır basmasını umut ederek seriyi okumaya devam...