Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(Felsefi Antropolojinin Işığında)

Hz. Muhammed ve Kuran

Hasan Aydın

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnsanların bütün yaşamlarını, tıpkı bir robot gibi tarihsel-yöresel koşullu dinsel dogmalara adamasını isteme hakkımız var mi?
Sayfa 28 - Bilim ve Gelecek Kitaplığı
Gelenekçi düşünürlerin de kaydettiği gibi, Kuran, 7 yüzyıl Arap dilini kullanır; o kavramların içeriği, ya Kuran'ı Kuran'la yorumlama ya da erken dönem sözlüklerle yapılabilir; bu anlamda, Kuran'ın kavramlarının doğru anlamı, oluştuğu dönemdeki Arapların anladığı anlamdır.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
İslam bildirilerinin biçimlenmesinde, Muhammed’in değişken niyetlerine ve toplumsal stratejilerine ek olarak, bireysel istemleri, arzuları, edilgenlikleri, uygulamada karşılaşılan aksaklıklar vb.nin de etkili olduğunu düşündürmektedir.
Sayfa 100 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
Her şeyi bilen ve belirleyen Tanrı neden sınav yapsın? Tanrıyı insan gibi düşünüp, sınayan bir varlık olarak tanımlayınca, doğal olarak insani biliş ve onun ürünü olan dil, onu geleceği bilmeyen bir varlık formuna sokmaktadır.
Kuran, 7. yüzyıl Araplarının, dili, kavramları, kültürü, genel dünya görüşü ve kategorileri ile konuşmakta, mesajlarını o toplum özelinde, o toplumunun yapısından, toplumdaki insanların idrak düzeylerinden yola çıkarak ortaya koymaya çalışmaktadır. Kanımca bu apaçıktır; ancak Kuran metni İslam'ın kuzeye yayılması ve felsefe birikimiyle karşılaşılması sonucu, zorlama te'viller ve yorumlarla 9.-10. yüzyıllardan itibaren o denli esnekleştirilmiştir ki, nerdeyse otantik anlamını yitirmiştir. Aynı anlayış, modern bilgi ve değerleri Kuran'da okumaya yönelen modern İslam düşünürlerince de sürdürülmekte, Kuran metninin kendine özgü dili, yapısı, kültürü, değerleri sürekli çarpıtılmaktadır. Adeta Kuran'ı her okuyan, kendi istemi ve beklentisi doğrultusunda onu yeniden yazmaktadır. Oysa doğrusu, Kuran'ın kendi diline, kavram ve anlam örgüsüne, kültürel değerlerine bağlı olarak tarihsel bağlamı içinde okumaktır. Ancak Kuran'ı böyle okuyunca, basit, yalın, yorumsuz tarihsel ve yöresel bir metin ortaya çıkmaktadır. Bu anlamıyla te'vil çabalarının, Kuran metnini güncelleme amacı taşıdığı bile söylenebilir.
Ortaya konan cennet ve cehennem betimine bakıldığında, Arap toplumunun ideal ve beklentileri ile korkularının merkeze oturduğu anlaşılmaktadır. Nitekim cennette göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızların, hurilerin, hizmet eden gılmanların, her türlü içkinin, eğlencenin, sedirlerin, gölgeliklerin, altlarından ırmaklar akan bağların, bahçelerin vb. bulunduğunun söylenmesi; cehennemde ateşten, cehennem bekçilerinden (zebaniler), kapı sürgülerinden, kaynar su, irin, kan, zakkum vb. bulunduğundan söz edilmesi, söz konusu anlayışı açıkça desteklemektedir.
Reklam
Gerçeği söylemek gerekirse. Ku’ran ve hadislerde betimlenen eli, yüzü, ayaklan, parmaklan olan, uyuklamadan tahtına oturmuş (Taha 5), evreni dilediği gibi yöneten (Bakara 253) yönetimi hususunda hiçbir ilke ve otoriteye bağlı olmayan (Enbiya 33), kızınca intikam alan (İbrahim 47), kendine tuzak kurana tuzak kuran (Enfal 30) ve oldukça keyfi hareket eden Tanrı da İslam öncesi Arap toplumunun yakından tanıdığı Ortadoğu geleneğindeki kralın/sultanın bir izdüşümü gibidir. Kaldı ki Kuran ve hadisler, Tanrı için melik ve sultan deyişini kullanmaktadır.
Sayfa 41 - Bilim ve gelecekKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.