Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9

Cemâlnur Sargut

En Eski Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 Gönderileri

En Eski Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 kitaplarını, en eski Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 sözleri ve alıntılarını, en eski Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 yazarlarını, en eski Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Yûsûfi" kelimedeki "Nûriyye" hikmetinin açıklanması : 1. " Bu Nûriyye hikmetidir. Onun nuru, hayal hazretine yayılmıştır. Hayal hazreti de, inâyet ehli için vahyin başlangıcının evvelidir." Nuraniye hikmetinin Yûsuf kelimesi ile alakalandırılması Yûsuf'un KEŞFETTİĞİ ŞEYLERİN MİSÂL ÂLEMİNDE OLUŞMASINDANDIR. Yûsuf Allah'ın kendisine vuran nûr-i ilahisiyle zulmetin hakikatini keşfetti. Buna tâbir ilmi dendi ve ondan sonraki bütün tâbirler Yûsuf'un mertebesinden ortaya çıktı. Nur, hakikati itibarıyla Allah'ın zâtını temsil eder. "Ben yerlerin ve göklerin nuruyum." ayeti bunu anlatır. Peygamber Efendimiz'e (s.a.s) Rabb'ini görüp görülmediği sorulduğunda onun bir nur olduğunu ve hiç bir kulun onu göremeyeceğini söyler. Özü itibarıyla her türlü benzetmeden uzak olan hakîkî nuru idrak etmek mümkün olamaz. Ancak MERTEBELERDEKİ AKSİ YÖNÜYLE GÖRÜNME YERLERİNİ İDRAK ETMEK MÜMKÜNDÜR; GÜNEŞİN HAKİKATİNİ GÖRMENİN İMKANI OLMADIĞI GİBİ. NURUN AŞİKAR OLMASI İÇİN ZIDDINA İHTİYACI VARDIR. ZULMET YA DA KARANLIK NURUN ZIDDI OLMASI HASEBİYLE KENDİNE HAS ÖZEL BİR ŞEREF TAŞIR. NURUN ŞEREFİ ZÂTIN HAKİKATİ VE HER ŞEYİ AŞİKAR ETMESİ YÖNÜNDENDİR, ZULMETİN ŞEREFİ DE NURUN VURMASINA İZİN VERDİĞİ İÇİN VARDIR. İŞTE BU YÜZDEN NURUN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN ZULMETE İHTİYACI VARDIR. #cemalnursargut hz. Yûsuf fassı
Reklam
O halde varlık nuraniyet, yokluk zulmettir. Bu yüzden âlem zulmet, mânâ âlemi nurdur. Hadîs-i şerifte :" Allah, halkı zulmette halketti sonra da üzerine nur serpti." buyrulması bundandır. O HALDE YOKLUK VE VARLIĞIN, YANİ NUR VE ZULMETİN AYRI AYRI ANLAŞILMASI MÜMKÜN OLMADIĞINDAN ARADA İKİSİNİ BİRLEŞTİREN MİSAL ÂLEMİ HALKOLMUŞTUR. BU ÂLEMDE, İSİM VE SIFATLARIN BULUNDUĞU RUHLAR ALEMİNE YAKINLIĞI DOLASIYLA NURANİYET GALİPTİR. FAKAT VARLIK YOKLUKTAN ÜSTÜN OLDUĞUNDAN BU ALEMİN HİKMETİNE NURANİYET DENİR. #CEMALNURSARGUT HZ. YÛSUF FASSI
Rüya üç şeyle ilgilidir : Hayal kuvveti, misal âlemi ve vahiy. Âlemde mevcut gözüken her şeyin hakikati misâl âleminde vardır. Âlem sadece mevcudun misal ve sûretidir. Ve bunun anlaşılması için de rûbubiyetin zuhuru gerekir. Misâl âleminde akledilen şeye mutlak hayal dendiği gibi, onun kişinin vücudundaki tecellisine de kayıtlı hayal denir. Kur'an da " bu dünyada insana hangi sıfat galip gelirse berzah âleminde o sûretle dirilecektir." denmesi bu mânâyı ifade eder. Kayıtlı hayale gelince, bir tarafı misâl âlemine diğer tarafı da insanın nefsine bitişik olduğundan, nefsinin esiri olmuş kişilerin gördüğü rüyalar bozuk hayaller yahut karışık rüyalardır ki gerçeği yansıtmaz. #CEMALNURSARGUT HZ. YÛSUF fassı
2- "yûsuf (a.s) babasına dedi ki : 'ben 11 yıldızı, ayı ve güneşi bana secde eder halde gördüm.' Yûsuf, kardeşlerini yıldızlar sûretinde ve pederini ve halasını güneş ve ay sûretinde görmüştür. " Allah'ın iradesiyle oluşan hayalin ancak rüyanın gerçekleşmesinden sonra anlaşılabileceği hakikatidir. Bu tür rüyalar sadık rüyalardır ki, buna en kamil rüyalarda denilebilir. Çünkü hz. Yûsuf un bu rüyası kendi iradesiyle veya görünenlerden birinin iradesiyle gerçekleşmemiştir. Bu yüzden hz. Yakub, Yûsuf'u nu rüyayı sakınması gerektiği hususunda uyarmıştı. YÛSUF'UN RÜYASI, KALP MAKAMINDA YÛSUF'A AŞİKAR OLMADIĞI HALDE RUH MAKAMINDA YAKUB'A AŞİKAR OLDU. BU UYARI NEFSİN MAKAMLARINI TEMSİL EDEN KARDEŞLERİNİN BU MÂNÂLARI İDRAK EDEMEMESİYLE ALÂKALI OLUP, BU RÜYANIN HİLE VE TUZAĞA DÖNÜŞMESİNİ DE ŞEYTANA İSNAT ETTİ. ZİRA KARDEŞLERİ YÖNÜNDEN BAKILIRSA; HZ. YAKUB, YÛSUF'UN KALBİNDE ONLARA KARŞI KÖTÜ BİR HİSSİN OLUŞMAMASI İÇİN TUZAĞI ŞEYTANA İSNAT ETTİ. OYSA NEBÎLER İÇİN KALP TEMİZLİĞİ ÇOK ÖNEMLİDİR. BU ŞEKİLDE YA'KUB, YÛSUF'U HEM HABERDAR ETTİ HEM DE KORUMAYA ALDI. Ancak rüya aşikar olduğunda hz. Yûsuf, "işte bu rüyamın tâbiridir. Rabb' im onu hak kıldı." (yûsuf, 100) buyurdu. #CEMALNURSARGUT HZ Yûsuf fassı
Bir insan nefsinin hakimiyetinde ise rüyasını idrak edemez. Kalbinin hakimiyetinde ise rüyasını anlar, fakat tabir etmez ve hadisenin ortaya çıkmasını bekler. Ruhunun hakimiyetinde ise, yani ezelî ve ebedî diriyse rüyasını anlar, tabir eder, aşikar etmez. Ancak hz. Peygamber in (mürşid i kamilin) tabiri ve zamanı en doğru tabirdir. Görenin iradesiyle gerçekleşen rüyalar ise, hz. İbn Arabî'nin bizzat anlattığı gibi herhangi bir vakitte rüyada ya da yakaza halinde kâmil insanları gördüğü ve kendileriyle konuştuğu mânâlardır. #CEMALNURSARGUT HZ Yûsuf fassı
Reklam
3-... Hz. Yûsuf mertebesinde görülen rüyalar tâbir makamında anlaşılırken, bütün mânâların tamamlandığı hz. Peygamber s.a.s mertebesinde herşeyin rüya olduğu aşikar söylenmiştir. Bu durumda DÜNYA UYKU ALEMİ OLUP İNSAN ANCAK ÖLDÜĞÜ ZAMAN UYANMAKTADIR. KÂMİL İNSANLAR İSE EZELÎ UYANIKLARDIR. PEYGAMBER EFENDİMİZ'E S.A.S GÖRE BU DÜNYADA HER ŞEY TABİRE MUHTAÇTIR. YANİ GAYBDAN GELEN MÂNÂLARIN SURETİ VE İLMİ HAKİKATLERDEN BİR HAKİKATİN MİSALİ OLAN DÜNYA YORUMA MUHTAÇTIR. Ama insanlar HEM NEFSİNİN GAFLETİ HEM DE MEŞREPLERİNİN PERDELERİYLE ÖRTÜLMÜŞ OLDUĞUNDAN SURETLERİNİN HAKİKATLERİNİ GÖREMEZLER. Yani dünyadan misâl alemine, misâlden gayb alemine kadar gidemezler. Ancak kâmil insanlar halkedilmiş sûretlerin Allah'ın güzelliğine ayna olduğunu mânevi keşf ile bilirler. Bu yüzden de Peygamber Efendimiz s.a.s rüyada ve uyanıkken gördüğü her şey hakikattir. Peygamber Efendimiz s.a.s ister uykuda sadık rüya ile ister his aleminde kalbine bir melek tarafından indirilmesi ile olsun hepsi hayal alemindendir. #CEMALNURSARGUT HZ Yûsuf fassı
3... Anlaşıyor ki Peygamber'in s.a.s vârislerinin ilmi tamamlanmış ve şerefli ilimdir ki, onlar en derin sırları idrak ederler. Çünkü onlar Peygamber'e s.a.s vâris olmuşlardır. Aslında bütün evliya ve nebîlerde olan özellikler hz. Muhammed'de s.a.s toplu haldedir. Cîlî hz. " hayal, baştan sona, bütün alemlerin aslıdır." #CEMALNURSARGUT HZ Yûsuf fassı
4... 5... 6... Bütün âlem gölgeye benzer. Zira gölgenin kendi varlığı yoktur,ancak hakîkî var olanın gölgesi olur. Burada hakîkî varlık Allah olup, âlem de sadece O'nun hayali yani gölgesidir. Nasıl ki gölge ancak varlığın hareketiyle hareket eder ya da, durursa bütün bir âlem de hareket ve duruşuyla Hakk'ın varlığına tabidir. Vücutlarımız da âlemde tecelli eden Hakk'ın gölgesinin gölgesidir. O halde kula göre gölgesi olduğu âlem mevcuttur. Kullar ise gölge olmak hasebiyle histe mevcuttur. Bu tıpkı aynalar metaforuna benzer. BİR VARLIĞIN ETRAFINDA ÇEŞİTLİ AYNALAR OLSA VE VARLIK ORTADA DURSA, HER BİR AYNADA BAŞKA BİR YÖNDEN VARLIĞIN O PARÇASI GÖRÜLÜR. HER BİR PARÇA BÜTÜNE BAĞLI VE BÜTÜNDEN ZUHUR ETMEKLE BERABER, AYNADA BİR BOZUKLUK OLSA BU VARLIĞI BAĞLAMAZ, AYNADAKİ GÖRÜNTÜYLE İLGİLİDİR. Gölgenin olması için 3 şeye ihtiyaç olduğu görülür. 1. Hakîkî varlık 2. Gölgenin oluşabilmesi için bir yer, bir mahal 3. Işık EĞER MAHAL OLMAZSA, YANİ KUL OLMAZSA ALLAH IN GÖLGESİ AKIL MERTEBESİNDE KALIP HİSSEDİLEMEZ HALE GEÇER. NUR OLMAZSA GÖLGE GÖRÜNÜR HALE GEÇMEZ. ÂLEM İLAHİ BİR GÖLGE OLUP YARATILMIŞLAR ÜZERİNDE TECELLİ EDER. O HALDE HAKK'IN MUTLAK VÜCUDU ANCAK GÖLGESİYLE İDRAK OLUNUR. BU DA İLAHİ BİE IŞIK OLAN NUR İSMİYLE OLUR. YANİ KULUN VÜCUDU OLMASA ALLAH GİZLİ KALACAKTIR, DEMEKTİR. AŞİKAR OLAN ŞEYİN ANLAŞILABİLMESİ İÇİN DE İDRAK, YANİ İLİM GEREKİR. O HALDE YARATILMIŞLARDA, İLİM VE IŞIKLA HAK KENDİNİ AŞİKAR ETMİŞTİR. #CEMALNURSARGUT HZ YÛSUF FASSI
Nûr 2 yönlüdür: 1. Varlığa bakan yönü 2. Yokluğa bakan yönü Kapalı olan şeyin varlık ile açılmasına keşf denir. Nur'un açması ise keşften sonradır,ama sonradan olmakla beraber varlık ve ilime ortaktır. Nurun bir özelliği de sürekliliğidir. Zât-ı ilahiden çıkan ışık süreklidir ve kesildiği anda âlem yok olur. Kim sözünü ettiğimiz eşyaya en çok nüfuz eden nur ile bu mânâyı ortaya çıkarırsa onu nur sahibi denir. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.