Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9

Cemâlnur Sargut

Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 Gönderileri

Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 kitaplarını, Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 sözleri ve alıntılarını, Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 yazarlarını, Hz. Yusuf Fassı - Fusûsu'l Hikem 9 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cîlî : " Ahadiyet, isim ve sıfatların eser ve müessirleri ile birlikte fânîliğini ister, Rubûbiyet, âlemin bâkîliğini ( bekâsını) ister. Ulûhiyet, âlemin bekânın aynında fânî olmasını, fenânın aynında da bâkî olmasını gerektirir.
Çokluk Hakk'ı perdeler. Zât-ı Ahadiyeti idrak eden kişi ise Hakk'ın huzurunda olur. Kulda tecelli eden sıfatlar ise zatta yok olmuştur. Öyleyse 2 makam vardır: Birincisi zâtı idrak makamı, ikincisi sûretlerde sıfatları idrak makamı. Bu iki makamdan da üstün olan makam, sıfatlara bakıp zâtı idrak makamıdır. Yani Hak'la halkı, birlikle çokluğu bir görür. Biri diğerine perde olmaz. Âlemin hayali varlığa sahip oluşu onu köprü olarak gösterir, misâl âlemi gibi. Köprüler ebedi değildir. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
Reklam
Taayyün olmadığı zaman sadece Allah'ın vücudu kalır ki, buna Ahadiyet zâtı denir. Bu varlık için herhangi bir şarta ihtiyaç yoktur. Bu vücutta sıfat ve isimler aşikar olmaz ve ganîdir. Ama bu varlık isimlerle tecelli ettiğinde çokluğa itibar edilir. Çünkü isimler zâtın aynı değildir. Ay'an ı sabite de aşikar olan isim, zâtın varlığında olan ismin aynıdır, ama ismin işaret ettiği sıfat cisimden cisme değişir. Allah ın isimlerine bakıldığında Zahir ve Batın Allah'a ait olması bakımından bir, sendeki tecellisi bakımından farklıdır. Birinci durumda ismin aynı olması itibarıyla o Hak'tır, gayrı olması itibarıyla da hayal edilen Hak'tır. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
Hallac'ın mısraı : " ben isteyenim ve istenen de Ben'im. Biz bir bedene yerleşmiş iki ruhuz."
Aslına bakarsak bütün varlıklar ay'an ı sabitelerin, ay'an ı sabitelerde ilahî isimlerin gölgesi olması bakımından sadece gören ve işiten Hak'tır. İşitmenin kendine ait olduğunu hissetmek vehimdir. Bütün âlem ve âlem hakkında düşündüklerimiz, bütün yaratılmışlar ve onlar hakkında düşündüklerimiz hep hayaldir. Bizlerin vücutları ise hayal içinde hayaldir. Çünkü vücut ay'an ı sabitenin gölgesidir, demek ki gölgenin gölgesidir. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
Ehlullah 2 kısma ayrılır, 1. HAKK'ın işitmesi zuhura geldiğinde kendi işitmesi fânî olur. Bu da demirin ateşte kaldığında ateşin vasıflarıyla vasıflanıp kendi demir sıfatından vazgeçmesi gibidir. Bu durumda kul Hakk'a yakınlık kazanır. 2. Sadece sıfatlarıyla değil, zâtıyla Hakk'ın zâtında fânî olur, suya atılan buz gibi. Bu yakınlık birinciye göre daha kuvvetli bir yakınlıktır. Bu yakınlığa "farzlar ile yakınlaşma" denir. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
Reklam
Ken'an er-Rifâi " Güneşi idrak edişimiz onun nurunu görmemizdendir. Düşüneceksin ki aşk da güneş gibidir,fakat aşkın ışıkları ermiş insanda, kâmil insanın çehresinde ve davranışlarında görünür. Çehreleri gönüllerinin aynası olan ermişlerdir ki bu aynada ilahî aydınlığı aksettirirler. İlâhî aşk nedir, bunu gözlerinle görmek istiyorsan ermişlerin yüzüne bak. Ermişlerin gün geçtikçe nur yüzlü ihtiyarlar oluşları gönüllerindeki aşk ışığındandır. " #CEMALNURSARGUT HZ Yûsuf fassı
İdrakler değişir ve her seviyede farklı bir idrak zuhur eder. Herkes kendi idrak duyusunun sahibidir. Yani senin vücudundaki nur, ay'an ı sabitenin istidat ve kabiliyetine göre hariçte gölge olarak uzar ve kısalır. Cam ne kadar renksizse nurun hakikati de onda o kadar gözükür. Kul da ne kadar saf ve temizse Hakk'ın sureti onda o kadar açığa çıkar. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
Çoğu gören halkı görür, çokluğun hakîkatinde birliği gören Hakk'ı görür. Son durum ancak Allah'ı hakkıyla tanıyan ehlullahta zuhur eder. Yalnız Hakk'ı gören kişi cem makamında olup, halkı Hak'ta, Hakk'ı halkta müşâhede eden kişi cemden sonra fark makamındadır. Kenân er-Rifâi hz. :" Kendi vücudun kitabını oku, buyuruyor. O kitabı ne sûretle okumalı?" cevap: bu, kalbinde gizli olan Hakk'ın emânetini bul demektir. Kendi kitabını okumaktan maksat, mârifettir. Yani nefsini bilmektir. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
Mânâ âlemi gölgenin en latif halini, dünya âlemi ise en kesif halini anlatır. Misal âlemi ise bu ikisinin arasındadır. Eflatun bu hali mağara hikayesinde anlatmaya çalışmış, kulun ancak mağaradan çıktığında hakîkati idrak edebileceğini söylemiştir. Bizim a'yân-ı sâbitemizde tecelli eden isim Hakk'ın isminin aynısıdır ve aynasıdır. Herkesin a'yân-ı sabitesi ilahi ilimde olan isimlerin sûretleridir ve nefes - i rahmânî sayesinde kulun yok olan aynasında aşikar olur. Gördüğümüz her sûret, a'yân-ı sâbitedeki isme ayna olur. #cemalnursargut hz Yûsuf fassı
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.