Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurtuluş Yolu

İbda Diyalektiği

Salih Mirzabeyoğlu

İbda Diyalektiği Gönderileri

İbda Diyalektiği kitaplarını, İbda Diyalektiği sözleri ve alıntılarını, İbda Diyalektiği yazarlarını, İbda Diyalektiği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birlik, insanın, kendi vücud azâlançrını tarife yanaşmadan önce vücudunun birliğini ve bütünlüğünü bilmesi gibi, her türlü faaliyetten önce kavradığı bir bedihî hakikat... Herşeyin zıddıyla var olması hakikati dairesinde, eşyanın hakikati çokluk ve mahiyeti yokluktur... Biri vardır ki, başında da sonunda da var olan odur; O’NDAN BAŞKA VAR YOKTUR... Bu dünya “bir varmış bir yokmuş” meâlindedir... Yâni, ezellerin ezelinde “Mutlak Zât” vardı ve O’ndan başka hiçbir şey yoktu; ister imân ve isterse küfrün çeşitli kollarına âit bir yerde bulunulsun, herkesin müştereken bildiği bir hakikattir ki, Kâinat’ın bir başlangıcı vardır... Ezellerin ezelinde var olan “Mutlak Zât”ın bilgisinde nasıl olacağı mevcut bu âlem, onun vücûdunun ışığı ile zuhura geldi; O, bütün mevcutları, varlık çehresiyle belirtti, gösterdi, meydana çıkardı... Ve bütün mevcutlar, her ân, varlıkla yokluk arasında gezdirilirken, o Zât’ın sanatını gösterir... Ezellerin ezelinde yok olan, yine yoktur; isterse var gibi görünsün!..
Vefatının sene-i devriyesinde Rahmetle
İnsana en başta idraki gereken husus faydasız ilimden Allah'a sığınma şuurudur.
Reklam
Ezellerin ezelinde var olan Zât, HER ŞEYİ KUCAKLAYICI VE KENDİSİNDE HELÂK EDİCİ mânâsıyla VAR olandır. Var ve BİR olan, O’dur. O, birliğiyle ve sınırsız kudretiyle her şeye kaadirdir. O mutlak kudret sahibi, kudretinin kemâliyle kendi zıllî vücudunu (vücudun gölgesi - gölge vü-cud), insan ve âlemin her zerresine verdi. Bu sayede sen ve ben, senlik ve benlikte seçilip birbirimizden mümtaz ve farklı oluyoruz. Binaenaleyh, derinden derine kavrayabilmek lâzımdır ki, biz böylece, hayali vücut taayyünü - belirişi ile başka başka görüşler sahibi olmuş bulunuyoruz.
hadisin keşifle tashih ve taz'ifi.
Veli, bir hadîsten tereddüdü varsa, bu hadîsi yazanla manen ve ruhen buluşur, tartışır ve daha doğru bir neticeye varmak için Allah Sevgilisi’nin ruhundan bunu sorar ve öğrenir... Kezâ, hadîsi rivayet eden kişiden de, işin aslını aynı yoldan sorup öğrenebilir... Sahih-i Müslim kitabında şöyle anlatır: — “Veli veya mükâşif bazı kimseler, doğru zannedilen bir hadîsin, doğru olup olmadığını veya doğruluk derecesini muhakkak bilir. Ruhanî bir mazhariyetle, bu hadîsin doğruluğu, kendisine, bunu nakil eden şahsın sureti ve ismiyle birlikte bildirilir ve gösterilir. İşte bu gibiler, evliyanın enbiyasıdır. Bunların ayn ayn şeriatleri yoktur ve Şeriat’ın tervicinden ibaret hükümlerinde de, bunun Allah ve Resûlü’nün olduğunu bildirir, bu Şeriat’ın sahibini şahit gösterirler.”
İÇTİHAD ile İLHÂM arasındaki fark açık ve bellidir; o GÖRÜŞ’e dayanır, bu ise GÖRÜŞLERİ YARATAN’a dayanır. O hâlde ilhamda, içtihatta bulunmayan bir asalet vardır. İlhâm, Peygamberlerin “mehaz-asıl alınan kaynak” olan ilhâmlarına benzemektedir. Her ne kadar ilhâm zannî ve Peygamberlerin ilmi katî ise de...
Ulvî ve mazlum Abdülhamid’in şahsiyetinde öyle bir düğüm gizlidir ki, bu düğümün çözülmesiyle beraber, sahte inkılâplarımızın ve milli kahramanlar şeklindeki vatan hainlerinin baştan başa iç yüzleri meydana çıkacaktır.
Reklam
İstiklâl savaşını gayesine ulaştıracak ve mânâlı kılacak olan hareket, BÜYÜK DOĞU-İBDA çizgisidir!..
Büyük Doğu ile tanışması
“Yolumuz, Hâlimiz, Çaremiz” ve 1965’te “Sahte Kahramanlar” isimli konferansların kurduğu tuzak vesilesiyledir... Efendim, biz bu davanın sevdasına değil karasevdasına o tarihte düştük!..
Cehl; Tanrı bilgisinin yokluğudur.
Cehlin hususiyetlerinden biridir ki, vahit olan vücudun “birliği”ni çokluk âleminde görür... Oysa, Allah’ın vücudundan başka hiçbir şeyin vücudu yoktur. Eşyanın çokluğunda görünen her şey, varlığını tek “Mutlak Zât”tan alır. Şüphe yok tur ki, Allah, bu Kâinat’ın ne kadar zerresi varsa hepsine kendi varlığını ve birliğini nakşetti. Mevcut olan her şey, gerçek vücudun varlığı içinde vardır. Bu eşyanın hiçbiri yokken, O, bir olan, Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin kelâm haddinin son ifâdesi olarak “şiddetle BİR” dediği iki olması muhal bir, “Mutlak Zât” vardı. Var olan, işte o “Mutlak Zât”tır ve O’ndan başka mevcut yoktur. Alem denilen mahlûklar da, o “Mutlak Zât”a âit bir ve varlığın işaretleridir... Her nakışta o mânâ!..
Şeriat’ın hükümleri, devre ve umumî hâle göredir. İlhâma âit hükümler ise, her ân bulunmaktadır ve hususidir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.