Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İhaneti Gördüm

Erdal Sarızeybek

İhaneti Gördüm Gönderileri

İhaneti Gördüm kitaplarını, İhaneti Gördüm sözleri ve alıntılarını, İhaneti Gördüm yazarlarını, İhaneti Gördüm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hâlâ sorarız kendimize, bu terör neden bitmiyor, diye. Hesap sorulmadan terör biter mi hiç! Bizim gibi demokratik bir ülkede vatana ihanetin cezası sizce nedir? Cezası yok çünkü kanunu yok. Özal zamanında kaldırıldı. Olsa ne olacak, hepsi kurtuluyor nasıl olsa bir bir. Biz ise şehitlerimizin acısından kendimizi kurtaramıyoruz, “bir günah mı işledik”, diye sorup duruyoruz. Aslında günahımız yok, bunu biliyoruz ama şehitleri unutamıyoruz ki!. Dipçe:1925 yılında tarikatın o dönemdeki en ünlü Şeyhi Sait, Diyarbakır’da isyan çıkartınca, önce isyan bastırıldı, ardından Vatana İhanet Kanununa ek bir madde bağlanarak ve ‘halkın kutsal din duygularının suiistimal ederek devlete karşı örgütlenmek suç sayıldı. Suçun adı Vatana İhanet, cezası ise yine idam oldu. ÖZAL DÖNEMİNDE BU KANUN KALDIRILDI. Işığın Gölgesindeki Darbe-Erdal Sarızeybek
Gümrük aslında, PKK’nın sınırı geçen kaçakçılardan aldığı haracın adıdır. Gümrük noktası ise; genelde İran’a doğru sınırdan beş yüz ila bin metre kadar içeride bir subaşıdır. Çoğunlukla birkaç küçük kaya bulunur, yanında da ağaçlar, teröristler gölgede otursun, diye. Gümrükçü ekibi ise beş kişiyi geçmez. Hepsi silahlıdır. Kaçakçılar uzaktan
Reklam
Kaçakçılık
Karakollar arasındaki boşluktan, gecenin karanlığından ve teröristlerin desteğinden istifade eden kaçakçılar, bir anda İran’dan, bir anda Irak’tan ülkemize geçerler. Doğruca en yakın anlaştıkları köye girerler. Devletin memuru muhtar, hemen bir hayvan beyannamesi keser. Artık kaçak koyun yasal olmuştur. Beyannameyi alan sürü sahibi doğru o İlçenin en büyük mülki amiri, kaymakama gider. Dilekçe verir: - Kaymakam bey. Darda kaldık. Sürümüzü satacağız, der. Kaymakam bey üzülür ve “Yapma, etme, sen benim köylümsün. Sen milletin efendisisin. Satma bu koyunu. Sana teşvik bulalım. Süt yap, yün yap, deri yap, ülkeye katkın olsun. Namerde avuç açmayalım”, der. Der ama köylü olan milletin efendisi, ısrarlıdır. Ne yapsın kaymakam, çaresiz razı olur. Olur ama buna karşılık Köye Hizmet Götürme Birliği’ne yardım etmesini ister. Köylü seve seve yardım eder. Kaçak sevkiyatının bu aşamasında, kaymakam memnundur, birliğe yardım toplamıştır. Kaçakçı memnundur, sevk izni almıştır. Muhtar memnundur, beyanname karşılığını almıştır. Terörist memnundur, geçen kaçaktan haracını almıştır. ...Sevk iznini alan kaçakçı ilçe veterinerine gider, kaçak koyunun şevke mani halinin olup olmadığına dair rapor alır. Elbette oraya da yardım eder makbuz karşılığı ve sağlık raporunu alarak yola koyulur.
İHANETİN ADI PKK
Yıllar boyu terörü besleyen en büyük kaynağın kaçakçılık olduğu bilindiği halde neden kimse bunu gündeme getirmez, anlayamıyorum. Kaçakla mücadele ettiği için saldırıya uğramış olan karakol sayısının kaç olduğunu biliyor musunuz? Çok, sandığınızdan çok. Kaçakla mücadele ederken hain kurşunlarla şehit düşen vatan evladımızın sayısını biliyor musunuz? O da çok, hem de pek çok. Şimdi size desem ki; PKK uzun yıllardır İran ve Irak sınırlarındaki kaçak patikalarını tutmuş, düzenli bir gümrük teşkilatı kurmuş, milyonlarca dolarlık haraç alıyor, desem inanır mısınız? PKK’nın sözde gümrük teşkilatlarının yerini nokta olarak bildiğimizi ama İran sınırları içerisinde oldukları için müdahale edemediğimizi söylesem, ne düşünürsünüz? Peki ya yetkili makamların bu kaçaktan haberdar olduğunu ama önlemek için tedbir almadıklarını açıklarsam, bu sizin için şaşırtıcı olur mu? İsterseniz size bir örnek vereyim.
Şimdi bize diyorlar ki, teröristler Kandil Dağı’nda. Doğru, Kandil’de terörist vardır. Ama sadece orası değil ki, Basyan’da da terörist var, Mezi’de de. Sınır ötesi harekât yapacaksanız, hedefinizi iyi seçmeniz gerekir; PKK’ya darbe vurmalısınız, uzun süre toparlanamasın. Kandil’de darbe vuramazsınız; hazırlıklılar, sizi bekliyorlar, sayıları az. Hava taarruzları etkili olmaz, uzun süreli bir kara Harekâtını sürdüremezsiniz. Kandil Dağı bir aldatmacadır. PKK için siyasi bir üstür orası, harekât üssü değil. Kandil, hem peşmergelerle, hem Amerikalılarla irtibat kurmak, hem de dış dünyaya basın yoluyla açılmak, propaganda yapmak için stratejik bir üstür ama ana karargâh değildir. Kandil, Irak’taki gelişmeleri takip etmek ve yeni Irak’ta meydana gelecek oluşumlarda söz sahibi olabilmek için önemlidir ama Türkiye’de eylem yapmak için değil.
Aslında bu hikâye 1991’de başlar. Ne olmuştur 1991 de? Saddam’ın öfkesinden kaçan Iraklılar Şemdinli-Samanlı sınırına yığılmıştır hem de yüz binlercesi. Özal, ABD ile işbirliğine gitmiştir Saddam’ı devirmek için ama devirememiştir. Saddam da karşı hamle olarak PKK ile anlaşmıştır. Irak kuzeyine yerleşmesine izin vermiştir ve de silahlandırmıştır. Amacı, ABD’ye karşı kendisini yalnız bırakan Türkiye’yi cezalandırmaktır ve bunu da başarmıştır. Biz, sayısı beş yüz bine varan sığınmacıların sorunları ile uğraşırken, PKK güney doğu sınırlarımıza yerleşmiş, silahlanmış ve eğitim yapmıştır.
Reklam
Özal, Talabani’nin aracılığıyla PKK ile ateşkes yaptı. Öcalan, Bekaa Vadisi’ndeki kampından ateşkesi basına açıkladı. Ateşkes fiilen yürürlüğe girdi. PKK yeniden toparlandı ve Bingöl karayolunda silahsız asker ve sivile saldırdı, 37 şehit.
Özal’a anlattım, hepsini anlattım. Zaten Alan Karakolu ile İran sınırı arasında ne var ki, topu topu beş yüz metre. İran’dan geldiler İran’a gittiler, dedim. Silahlarını, silah pazarlarını, Hakurk’u, kaçakçılığı ve kaçağın terörü beslediğini anlattım. Ben neyim ki o zamanlar, bir binbaşı. Karşımda ki ise Cumhurbaşkanı. Ben tüm bildiklerimi anlattım. Anlattım da ne oldu? Hiç. Bir hafta sonra, teröristler Aktütün karakolumuza saldırdılar, 22 şehit verdik. On beş gün sonra Derecik karakolumuza saldırdılar, 33 şehit verdik. Bunlar sayı değil, her biri bir can ama neden???
1984 Şemdinli baskını için dönemin Başbakan Özal şöyle diyordu: “Olaylarla ilgili olarak herhalde büyütecek bir durum yok, bir basit eşkıyalık, terör olayıdır, bastırılmıştır.”
Terörle mücadele zor, teröristle mücadele zor; sabır ister, gönül ister, sevgi ister, azim ve kararlılık ister, iyi yöneticiler ister, en önemlisi ülkeye, bayrağa, insana bağlılık ister. Terörden menfaat umanlarla olmaz iş. Terörü paraya tahvil etmek isteyenlerle olmaz bu iş. Hele ki terörü siyaset malzemesi yapanlarla hiç olmaz bu iş. Görüyorsunuz işte, olmuyor da zaten, otuz yıldan bu yana can veriyoruz, demek ki bir yerde bir yanlışlık var.
487 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.