Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sahte TKP ve Maoculuğun Eleştirisi

"İki Süper" Oportünizm

Nurullah Ankut

En Eski "İki Süper" Oportünizm Gönderileri

En Eski "İki Süper" Oportünizm kitaplarını, en eski "İki Süper" Oportünizm sözleri ve alıntılarını, en eski "İki Süper" Oportünizm yazarlarını, en eski "İki Süper" Oportünizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hepimiz, “Babil artığı Türkiye'nin solucanlaşmış küçükburjuva bataklığında yetişmiş insanlarıyız. Yedi bin yıl, Firavunlar, Nemrutlara, padişahlara kulluk etmiş, görünür görünmez tanrılara tapınmışız. Yüz yıldan beri sırasıyla İngiliz, Fransız, Alman ve Amerika'nın yarısömürgesi olmaktan kurtulamamışız. Tanzimat'tan bu yana bilim de, teknik de, insanlık da, hürriyet de, demokrasi de yalnız Batı'da var deyip onları taklide özenmişiz. Altlık duygusu öylesine içimizin içine yer etmiş ki; bugün Bilimcil Sosyalist de olmaya kalksak bu gelenekçil "köle huyundan ve kör itaatten" vazgeçip, omuzlarımızın üstündeki başımızı kullanmaya cesaret edemiyoruz. En büyük iki sosyalist ülkeden birinin bugünkü siyasi çizgisi önünde yamyassı olup secdeye kapanmaktan daha âlâ sosyalist olunamayacağına inanıyoruz. Demek ki sosyal gerçekliğimiz bu olunca, bizim gibi Antika-Modern kırması geri ülkelerde; Bilimcil Sosyalist de geçinse, başkaları önünde tapınmaya hazır yığınla küçükburjuva "beyinsiz işgüzar" bulunabiliyor. Böyle oldukları için onlara (Iki Süper Oportunizme) kızmak sövüp saymak neyi halleder? Usta'nın söylediği gibi öfke, siyasi mücadelede her zaman sahibine zarar getirir.
Antisovyet Propagandası yapanlara ithafen
Bakın utanmadan nasıl yazıyorlar: “Dünya'da olsun, yurdumuzda olsun Amerika'nın borusu eskisi gibi ötmüyor. Her yere ve her şeye burnunu sokan Rusya ise yurdumuza hızla giriyor” (Halkın Sesi, Özel Sayı 7) Türkiye gibi ABD ve AET şirketleriyle ekonomisi talan, halkı sağmal edilmiş; 34 milyon m2 toprağı ABD'ye üs diye satılmış (bu yüzlerce üs atom silahlarıyla doldurulmuş), ordusunun başı NATO ile bağlanmış, velhasıl tam anlamıyla yarısömürgeleştirilmiş bir ülkede “Amerika'nın borusu eskisi gibi ötmüyor’muş. Asıl tehlike “Rusya" imiş. Bu açıkça yurdumuzda Amerikan Emperyalizminin yükünü yarı yarıya da değil onda bire indirmek değil de nedir? Açıkça Amerikan Emperyalizmini gizlemek değil midir?
Reklam
Türkiye'de “Rus Emperyalizmi" yahut “Sovyet Sosyal Emperyalizmi” (ikisini de kullanıyorlar) yeni bir tez değildir. Dünyada da yeni değildir. Bu tezin mucidi Entelicens Servis ve CIA'dır. 50 yıldır dünyanın her yerinde ABD-AB Emperyalizmi, mazlum ülkeleri boyunduruklamak için bu demagojiyi kullanmaktadır. Emperyalizmin saldırgan askeri örgütü NATO, yalnızca bu demagojinin üzerine inşa edilmiştir. Özellikle Türkiye'de tarihçil ve coğrafi konumundan dolayı, antisovyetizm; CIA, MİT ve tüm gericilerce “Moskof Mezalimi”, “Kızıl Emperyalizm”, “Rus Emperyalizmi” biçiminde kitleleri şartlandırmak, uyutmak için bol bol malzeme olarak kullanılmıştır. Egemen sınıflar, Ortaokul-Yurttaşlık Bilgisi, Lise-Milli Savunma Bilgisi kitaplarına bile; “Emperyalizm, Sovyet Rusya'nın yayılmacılığı, dünyayı hegemonya altına almak için uyguladığı saldırgan siyasettir." diye sokmayı ihmal etmemişlerdir. MHP'li faşistler "Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin" sloganını gözümüzün önünde her gün yazıp çizmektedirler. Bezirgan parti MSP'li Entelijens Servis uşakları “Gerçek Emperya- lizm” adlı kitaplar yazarak antisovyetizm afyonuyla halkımızı zehirlemek çabasındadır. “Komünistler Moskova'ya" sloganı her türden gericinin bes vakit namazında okuduğu ezandır. Gerici güçlerin 50 yıllık calısmalarında, ülkemizde antisovyetizm;antikomünizm anlamında kullanıla gelmiştir.
"Kafanızı, insanlığın yarattığı hazineleri öğrenerek zenginleştirdiğiniz zaman ancak Sosyalist olabilirsiniz. "
Genel ve zorunlu eğitimin kabul edilmesi ve yeni okulların yapılması halkın hızlı bir kültürel ilerleme göstermesine yol açtı. Ülkede baştan başa çok sayıda okul yapıldı. İlk ve orta okullardaki öğrencilerin sayısı 1914 yılındaki 8 milyona karşılık, 1936-1937 öğrenim yılında 28 milyona vardı. Üniversite öğrencilerinin sayısı, aynı dönem içinde 112 binden 542 bine yükseldi. "Bu gerçek bir kültür devrimiydi. "Yığınların refah ve kültür düzeylerindeki yükselme, Sovyet devrimimizin gücünün ve yenilmezliğinin bir yansımasıydı. Geçmişteki devrimler yenilgiye uğradılar; çünkü halka özgürlük verirken halkın maddi ve kültürel durumunda ciddi bir düzelme sağlayamadılar. Başlıca zaafları işte buradaydı. Bizim devrimimizin bütün öteki devrimlerden farki, halkı yalnız Çarlıktan ve kapitalizmden kurtarmakla kal- mayarak, halkın refah ve kültür durumunda da köklü bir ilerleme sağlamış olmasıdır. Onun gücü ve yenilmezliği işte buradadır." Molsevik Partisi Tarihi, s. 400-401)
Herkes cehaleti yok etmekten dem vuruyor. Bir ülkede okuryazarlık yoksa, o ülkede sosyalist toplum kurulamaz. Sovyet Hükümetinin bir genelge yayınlaması, Parti'nin belli bir slogan ortaya atması ya da en iyi emekçilerden bir kısmını bu iste görevlendirmek yeterli degildir. Genç kusagin kendisi yüklenmelidir bu görevi. Sosyalizm demek, Gençlik ve Gençlik Birliği'ne bağlı genç kadın ve erkekler bunu söyleye- cekler demektir: Bu bizim isimizdir. Birleyeceğiz, cehaleti yok etmek için kırsal bölgelere gideceğiz; böylelikle gençlerimiz arasında okuma-yazma bilmeyenler kalmayacak artık. Yeni olugan kusagin eylemlerini bu yöne aktarmasına çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi cahil, okuryazar olmayan Rusya'yı bir anda okur yazar bir ülke yapmak mümkün değildir. Ama eger Gençlik Birligi bu konuda çalışmaya başlarsa ve eğer bütün gençler herkesin çıkarları için çalışırsa, 400.000 genç Kadın ve erkek üyesi bulunan Birlik kendine bu adı vermek hakkını kazanacaktır.
Reklam
"Medeni ve ileri olan Avrupa'da bir hayli gelişkin makine sanayisi, zengin ve çeşitli kültürü ve kurumları ile, tarihi bir noktaya varılmıştır; bu noktada, proletaryanın gelişmesinden ve gitgide güçlenmesinden korkan hakim burjuvazi, geri, ölü ve Ortaçağ kalıntısı ne varsa hepsinin destekçisi durumundadır. Burjuvazi son günlerini yaşıyor ve çökmekte olan ücret köleliğini ayakta tutabilmek için günü geçmiş ve geçmekte olan güçlerle birleşiyor. "İleri Avrupa, geri olan her şeyi destekleyen bir burjuvazinin hakimiyeti altındadır. Günümüzün Avrupa'sı burjuvazi sayesinde değil, burjuvaziye rağmen ileridir; çünkü daha mutlu bir gelecek için dövüşen milyonlarca kişilik orduya katkısı olan yalnız proletaryadır. Yalnız proletarya, geriliğe, vahşete, imtiyaza, esarete ve insanın insan tarafından alçaltılmasına düşmanlığı korumakta ve yaymaktadır. "Ileri" Avrupa'da yegane ileri sınıf proletaryadır. Yaşayan burjuvaziye gelince, o, ölmekte olan kapitalist esaretini ayakta tutabilmek için vahşetin, zulmün ve cinayetin her türlüsüne baş vurmaya razıdır. "Bütün Avrupa burjuvazisinin çürüyüp çöküşüne, Asya'da vurguncuların ve kapitalist dolandırıcıların bencil çikarları uğrunda irticaya sağladığı destekten daha çarpıcı bir örnek kolay kolay gösterilemez.” (Lenin, a.g.e., s. 93-94)
Bir partinin gerçekten emekçilerin politik partisi olup olmadığı yalnızca emekçilerin üyeliğine değil, fakat bu partiyi yönetenlere ve söz konusu partinin eylemlerinin ve politik taktiklerinin neler olduğuna bağlıdır.
Çünkü eleştiri; dövüşen, iş yapan adamın hakkıdır. Yatan adamın değil.
Reklam
"Eksik gediklerimizi bize gösterenler, ÖZ DÜŞMANLARIMIZ bile olsalar, onlara en derin teşekkürlerimizi borçlu oluruz. Yanlışımızı göstermekle, manen veya maddeten ölmedikse, yanlışlarımızı düzeltmemize, olgunlaşmamıza, daha güçlü yaşamamıza yol açtıkları için, düşmanlarımız bize en büyük DOSTLUĞU yapmış demektirler. Uyarmak, uyandırılmak gücümüze gitmemeli. Acı da gelse hoşumuza gitmeli. Hekimlikte "ACILAR” iştah açıcı sayılırlar.”
"Bireyler için doğru olan sey, oranlar korunmak koşuluyla, siyaset için de, partiler için de doğrudur. Akıllı adam, yanliş yapmayan adam değildir. Böylesi yoktur ve olamaz. Akıllı adam odur ki, pek ağır olmayan yanlışlar yapar ve onları kolayca ve çabuk düzeltir." (Lenin, Sol Komünizm Çocukluk Hastalığı, s. 27) insanlar da, örgütler de hatalarından arınarak gelişirler ve güçlenirler. Hatalardan arınmanın en sağlıklı yolu ise eleştiri silahının acımasızca kullanılmasıdır. Demek ki insanlar arasında da, örgütler ya da partiler arasında da yoldaşça dayanışmanın ilk koşulu eleştiri silahını karşılıklı olarak çekinmeden kullanmaktır. Bu tutum Enternasyonalizmle çelişmez, tam tersine Enternas- yonalizm bunu gerektirir.
Hikmet Kıvılcımlı kimdir?
1958 yılında Türkiye burjuvazisi kendi koyduğu kanunları çiğneyerek uydurma bir gerekçeyle Hikmet Kıvılcımlı yı ve Partisini tevkif ettirdi. Önce siyasi poliste sıkı bir soruşturmadan geçirtip, sonra İstanbul Harbiye'deki taş odalara teker teker kapattırdı. Burası çok pis ve Osmanlı devrinde Abdülaziz'in beygir ahırı olduğu söyleniyordu. Işığı kör
Kıvılcımlı'nın inancından ve davaya bağlılığından kaynaklanan bu kahramanca direnişi karşısında çaresiz kalan polis şefi, sonunda yenilmeyi kabul etmek zorunda kalmış ve karşılaştığı bu yürekli davranış karşısında ister istemez duyduğu saygıyı şu sözlerle belirtmekten kendini alamamıştır: "Ulan Doktor yolun yol değil ama gerçekten yiğit adammışsın."
Burjuvazi ve ajanlarınca Kıvılcımlı'nın deli sayılması gayet doğaldır. Çünkü onlar için hayatta dava denen şey ceplerinin dolmasıdır. Yoksa insanın çıkarı olmadan, bir dava uğruna her şeyini (hayatını dahil) ortaya koyarak savaşması onların aklının alacağı bir davranış olamaz. Olsa olsa delilik olabilir.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.