Rizzoli & İsles serisiniz 4. Kitabını da bitirmiş bulunmaktayım. Serinin en güzel kitabıydı diyebilirim.
Gerilimi iliklerinizde hissediyorsunuz okurken ve sayfaları soluğunuzu tutarak hızlı hızlı çeviriyorsunuz.
Bu kitap Maura İsles'in etrafında gelişiyor. Ölüler Kraliçesi olan Maura ,onu şoka uğratacak bir cinayetle yüz yüze geliyor. Anna'nın ölümü. Bir anda hayatı alt üst oluyor. Olacak olanlar işte bundan sonra değişiyor. Maura evlatlık olduğundan gerçek hayatını öğrenmeye bir adım yaklaşmış oluyor. Ve tabi her insan gibi o da bu yakınlaşmanın peşini bırakmıyor. Her öğrendiği gerçek, onu daha da ürpertecek olan gerçeklere sürüklüyor.
Rizzoli hamile ama görevine canla başla sarılıyor. Hele ki sevdiği arkadaşı tehlikede ise. Ekip arkadaşlarıyla bu işin peşini bırakmıyorlar.
Bu defa piyasada adına Canavar dedikleri seri katiller var. Öyle caniler ki ailecek bu işin içindeler. Ve çocukken yüreklerine ektikleri zehiri büyütüyorlar.
Canavarlar Ailesi hamile kadınların peşinde, bebek peşinde, kan peşinde. Canavarlar kendi çocuklarına kıyacak kadar cani. Belki de bir merhamet onları da canavar olmaktar çekip kurtarmıştır, kim bilir ?
Ballard, Maura'nın aradığı sevgiyi barındırıyordu. Ballard, Anna'yı sevdiği gibi Maura'yı da seviyordu. Ama her gerçek sevginin önünde engeller vardı. Kimisi aşılır kimisi aşılmaz. Kimisi görünür kimisi görünmez. İşte Maura ve Ballard görünmez engellerin içindeydiler. Bir düşman vardı, iki hayatı karartan dost gibi görünen bir düşman.
İkiz Bedenleri yok eden bir düşmandı bu, hayatları karartan bir düşman.