Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi

İlkçağ Felsefe Tarihi 1

Ahmet Arslan

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 Gönderileri

İlkçağ Felsefe Tarihi 1 kitaplarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 1 yazarlarını, İlkçağ Felsefe Tarihi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yunan uygarlığının, daha özel olarak Yunan felsefesinin ortaya çıkışını bir mucize olarak görmek veya göstermek şüphesiz bi­limsel bakımdan savunulması son derece güç olan ilkel ve kaba bir gö­rüştür. Çünkü mucize, tanımı gereği doğal olarak açıklanması bulun­mayan bir olaydır. Oysa tarih, doğa alanında olduğundan çok daha açık bir biçimde, çok daha kısa, gözlemlenebilir bir zaman süresi için­ de mucize fikrinin gereksizliğini gösteren son derecede imtiyazlı bir alandır.
Yunan-Mezopotamya
"Kısaca gerek teferruat bilgisi ve gerekse ilmi anlayış, zihniyet ve metodu bakımından Yunanlıların Mısırlılardan ve özellikle Mezo­potamyalılardan büyük istifadelerde bulundukları, ilimleri bu te­meller üzerinde geliştirdikleri ve Yunan ilmi ile daha önceki Mısır ve Mezopotamya ilimleri arasındaki farkın bir mahiyet farkı olmaktan ziyade bir inkişaf derece ve seviyesi farkı olduğu anlaşıl­maktadır.”
Reklam
Babil bilimi ve Yunan bilimi arasında mukayese
Babilliler göksel olay­ları bilimsel bir merakla değil, onlardan astrolojik sonuçlar çıkarmak amacıyla incelemekteydiler. Biriktirdikleri bu gözlemlerin kendilerini ilkel dünya görüşleri üzerinde en ufak bir şüpheye götürmediği, onla­rın kaba bir şekilde bile olsa gördükleri şeyi anlamaya çalışmadıkları anlaşılmaktadır. Oysa Yunanlılar çok daha az bilimsel verilere sahip oldukları halde ve çok daha kısa bir zaman süresi içinde üç önemli ke­şifte bulunmuşlardır: Bunlar, dünyanın bir küre olduğu ve boşlukta durduğu, onun sistemimizin merkezi olmayıp bir gezegen olduğuna ilişkin keşiflerle, ay ve güneş turulmalarının gerçek kuramıdır.
O halde Mısır ge­ometrisi bir yer ölçme sanatından ileri gitmemiş, empirik nitelikli, ge­nel kavramlar düzeyine yükselememiş, ilkel bir geometridir
Harika!
Başka deyişle bu felsefenin kozmogonileri, daha önceki mitlerin bir ye­niden ele alınması ve devam ettirilmesinden başka bir şey değildir. Bu dönemde kendini gösteren doğa filozofunun kendisi de daha önceki dönemde varolan kahin-şair-peygamber tipinin devamından başka bir şey değildir.Bu bağlamda olmak üzere Cornford Yunan entelektüel tarihi­nin başlangıçlarında ortaya çıkan ve kişiliklerinde aynı zamanda esin­lenmiş peygamber, şair, müzisyen, kahin, sihirbaz çizgilerini birleşti­ren, benzerine çağımızda Kuzey Asya topluluklarında rastlanan bir tür insanın, daha sonra şair, kahin ve bilge olarak üç ayrı insan tipine ay­rıştığını, filozofun işte bu üçüncü tipi temsil ettiğini söylemektedir. Bu üç tip arasındaki ilişkilerin Yunan entelektüel tarihi boyunca bazen uz­laşma, daha çoğu zaman ise bir çatışma şeklinde cereyan ettiğini dü­şünmektedir. Bu bağlamda olmak üzere şairin geçmiş, kahinin gelecek, filozofun ise zaman-dışı olanı konu alması bakımından aralarında bir işbölümünden bahsedilmesi mümkün olmakla birlikte, onların zaman zaman birbirlerinin alanlarına girmiş ve problemleriyle ilgilenmiş ol­dukları da ortaya çıkmaktadır. Bu arada filozof zaman-dışı, ezeli-ebe­di, ölümsüz gerçeği aramak, onunla tanrısal esinlenmeye, vahye daya­nan bir yolla ilişki kurmak ve düşüncelerini de şiir, aforizma, mitos olarak dile getirmek özelliklerini kazanmıştır
Doğa Filozofları (Physikoi) Tanrı ile doğayı birbirine özdeş kılmakta ve insan için en yüksek bilgeliği onun dünyadaki yerini bilmesinde ve Bütün'ün yasasını kabul etmesinde yattığını görmekteydiler.
Reklam
Yunan felsefesi ve Yunan bilimi arasındaki ilişki
Yunan felsefe tarihi, özellikle Aristoteles üzerine yapmış olduğu önem­li çalışmalarıyla tanınan Jaeger, 1947 yılında yayınlamış olduğu İlk Yunan Filozoflarının Teolojisi adlı yine çok ünlü kitabında Sokrates öncesi dönem filozoflarını çağdaş doğa biliminin öncüleri olarak gören ve onlarla birlikte Yunan dünyasında dinsel kaygılardan kesin bir uzaktaşmanın ortaya çıktığını ve dünyanın doğal-laik bir açıklaması­nın verildiğini ileri süren görüşü reddederek' onların hem filozof, hem teolog olduklarını, bugün bizim için mevcut olan din, felsefe ve bilim arasındaki ayrımın onlarda varolmadığını, orijinalliklerini meydana getiren şeyin de onların özellikle geleneksel dinin artık cevap vermedi­ği dinsel taleplere deneysel ve akılsal malzemeyi kullanmak suretiyle cevap vermeleri olduğunu söylemiştir.
Önemli sorular
Bu problemierin en önemlileri şunlardır: Bu felsefenin ya­pısı, özelliği nedir? Onunla diğer entelektüel- kültürel faaliyet alanları, örneğin Yunan mitolojisi, Yunan dini düşüncesi, Yunan bilimi arasın­daki ilişkiler nasıl seyretmiştir? O ne ölçüde gerçekten dinden veya mi­ tolojiden bağımsız bir düşünce olarak ortaya çıkmıştır? Yunan felsefe­sinin genel olarak bütünü, özel olarak başlangıçları ile Yunanistan'da­ ki sosyal-siyasal gelişmeler arasındaki ilişkiler nasıl olmuştur?
Yani hala her şey Yunan felsefesiyle başladı diyebiliriz
Hint dünyasında ortaya çıkmış ve temsilcileri hakkında yeterli bilgile­re sahip olduğumuz gerçek anlamda felsefe sistemlerinin tarihsel ba­kımdan Yunan felsefesinin başlangıçlarından önce değil, daha sonra ortaya çıktıkları görülmektedir. Hatta Hintlilerin, düşüncelerine bizzat felsefe kavramının kendilerine derinden bağlı olduğunu bildiğimiz sis­temlilik ve düzenlilik özelliklerini ancak Yunan felsefesiyle temas ettik­ten sonra ve onun etkisiyle kazandırdıklarını söylemek mümkündür.
Demokritos'a göre her zevk peşinden koşulmaya layık değildir. Davranışlarını araçsız haz ve acı duyumlarına göre ayarlayan biri ancak delidir. Akıllı insan kendisini duygunun araçsız güdüsüne terk etmez, kendisi için doğru olanın, uygun olanın akılsal bilgisine bırakır.
Sayfa 370Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.