Bir şairin kaleminden çıkan bu poetika, şiiri seven fakat şiirden anlamayanlar için ufuk açıcı bir kitap. Çoğu zaman anlamsız gelen dizelerin, titiz bir işçilikle nasıl ve neden bulunduğu yere yerleştirildiğini anlamaya yardımcı oluyor. Hoş, buna rağmen şiiri anlamamak ve sevmek; anlamak ve sevmemek ya da hem anlamamak hem de sevmemek mümkün.
Şiir incelemelerini yine bir şair üslubuyla yapan Furkan Çalışkan, ele aldığı dizelerden çok daha vurucu ifadelere sahip. Şair, "modern zamanlarda şiir"i ele alırken referans verdiği Batı kaynaklarına yer yer Doğu kaynaklarını da katarak kitabın ismine kendi imzasını da ekliyor.
Poetika okumak isteyenler için tavsiye edilir.
Gazali'nin El-Maznun'da belirttiği gibi; "Aklın kavrayamadıklarna muhal demektense uzak (baid) olarak kabul etmek daha uygundur." İşte o uzak, şiirin en eski ve en yeni menzilidir.
Modern insanın "kaybetme" algısı, "yenilgi" düşüncesi ebedi olmaktan çok uzak. Melankoli, biçimini böyle bir zihinde koruyamaz. Zaten şair de tam olarak bunu söylüyor: "her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin" diyerek.
Çünkü şair, herkes uyurken uyumayan adamdır. Uyuyamayan değil. İşte bu kontrol, ona şiirin gücünü verir. Günümüz şiirinin problemlerinden biri de budur. Uyuyamayan adamların şiiridir. Problemlerini ve mahremlerini yazarlar uykusuz gecelerinde. Asıl muzdaripler onlar değildir. Orada şiir sadece bir sanrıdır. Uyuyamadıkları için vardır. Salt yadsıdıkları için severler. Oysa uyumayan adamlar, o gecelerde herkesin unuttuklarını hatırlar ve salt yadsımak için sevmezler. Onlar şairdir. Büyük muzdariplerdir.