İstemli Ölüm Karşısında Batı Toplumu

İntiharın Tarihi

Georges Minois

İntiharın Tarihi Gönderileri

İntiharın Tarihi kitaplarını, İntiharın Tarihi sözleri ve alıntılarını, İntiharın Tarihi yazarlarını, İntiharın Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Olmak ya da olmamak? Onlara göre bütün mesele bu değildir. Yaşıyorsak, Tanrı’ya şükretmek ve topluma yararlı olmak için yaşamak zorunda olduğumuz içindir. Kaçıp gidenler, hem öbür dünyada hem de ölü bedenleri içinde ağır biçimde cezalandırılır. Avrupa’da, Ortaçağ’ın sonuna dek tam olarak ve tartışmasız biçimde bu düşünce hâkimdir; birinci Rönesans’tan itibaren, XV. yüzyılın sonunda delilik yoluyla ve mizah tonuyla ilk itirazın ortaya çıkmasıyla birlikte bu tutum değişmeye başlar; sonra itiraz hızla büyür, 1600 yılında soruyu açık açık sordurur, Avrupa bilinç bunalımları sırasında daha da sert bir tartışmaya yol açar ve Aydınlanma Çağı’nda apaçık bir meydan okumaya dönüşür
1600 yılında, Shakespeare, Hamlet’te olağanüstü yalınlığıyla temel soruyu sorar: “Olmak ya da olmamak?" Bize rehberlik edecek olan soru budur. Neden filan çağda, bazı msanlar olmamayı seçmiştir? Herkesin kendine göre nedenleri vardır ve bu nedenleri anlamaya çalışmak gerekir, çünkü bu davranış toplumun temel değerlerini ortaya koyar. Hem bireyi hem de grubu ilgilendirir. Hiç kimse bunu Albert Camus’den daha iyi açıklayamamıştır: “Gerçekten ciddi tek bir felsefi sorun vardır: intihar. Yaşamın yaşanmaya değer olup olmadığına karar vermek, felsefenin temel sorusunu yanıtlamak demektir. Gerisi, dünyanın üç boyutlu olup olmadığı, mizacın dokuz mu yoksa on iki kategorisi mi olduğu, bütün bunlar sonra gelir. Oyunun kuralı budur; önce yanıtlamak gerekir. [...] Kurt insanın içindedir. Onu orada aramak gerekir. Varoluş karşısındaki bilinçlilikten aydınlığın dışına kaçmaya götüren bu ölümcül oyuna uymak ve onu anlamak gerekir.”
Reklam
İnsan, Raymond Aron gibi kendine şu soruyu sormalıdır: “Kendini öldürmek, felaket karşısında pes etmek midir, yoksa en büyük egemenliğin, insanın kendi yaşamı üzerindeki egemenliğinin kazanılması mıdır?
(Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu: Kör talihin darbelerine ve sıkıntılarına dayanmak mı daha onurlu olur ruh için, Yoksa acılar ummanına karşı silahlanıp Bir yaşam reddiyle onlara bir son vermek mi? Ölmek, uyumak Hepsi bu; bir uykuyla korkunç kalp atışlarını yatıştırabilmek sonunda, Doğanın bedene miras bıraktığı bin bir acıyı sona erdirmek, Canı gönülden istenecek bir son olmaz mıydı? Ölmek, uyumak; Uyumak... Ve belki düş görmek: işte bütün dert de bu.)*
* William ShakespeareKitabı okuyor
Ortaçağ’dan bu yana hiçbir şey değişmemiştir. Sefalet, bedensel ve ruhsal güçsüzlük, köylüler arasında hâlâ başlıca intihar nedenleridir. Yeni olan tek şey, zihinsel dirençsizlik durumlannı ağırlaştıran alkolizmdir. Araçlar da değişmemiştir: Erkekler için kendini asma, ölenlerin beşte birini oluşturan kadınlar için de suda boğulma ya da zehir. Tercihen salı günleri, sabah saat sekizle on arası, şubat ve daha düşük bir oranda,eylül aylannda intihar edilir.
Tanrıbilim, ahlak ya da hukuk kitap­larının ritmiyle değil, acıların, korkulann ve yoksunlukların ritmiyle intihar edilir.
Reklam
214 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.