Bazı kitapları bitirdikten sonra koklayıp bağrımıza basmak isteriz. İsmail, benim için onlardan birisi. İyi ki tanıdım, iyi ki dinledim İsmail’i.
Özkan Öze’nin çok güzel, çok samimi ve bence çok zeki kaleminden kısacık ve sıcacık bir anlatı İsmail. 10 yaşında, aklında büyük sorular olan bir çocuk, yani İsmail, babası kunduracı Abidin Mülayim, kendisinden tombul güvercinim diye bahsettiği babaannesi, mahalle camisine yeni gelen müezzin Mehmet ‘abi’si. Aklındaki büyük sorular İsmail’i ve ailesini zorluyor. Çünkü İsmail cevabı bulamıyor, ailesi ise “Allah neye benzer?”, “Allah nerededir?” gibi soruların günah olacağından korkuyor. Yaz tatilinde girerlerken, İsmail eve üç buçuk kırıklı ve hal ve gidişat:zayıf olan bir karne ile gelince, İsmail’e yaz hocasının yolu görünüyor. Başta zorla, sonra kafa dengi Mehmet abi sayesinde hevesle gidilen cami yolu, İsmail’le birlikte su birikintilerindeki kurbağa larvarlarıyla iribaşları seyretmeye gelen müezzin Mehmet abi ve İsmail’in ilk namazı... Cami halısına uzanıp muhabbet etmeleri.. Öylesine samimi, öylesinde bizden.. Kitabın kapağında Özkan abinin dediği gibi, İsmail “Hiçbir şeyin sıradan olmadığına dair sıradan bir hikayedir. Büyüleyicidir, çünkü gerçektir.”