Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İstanbul Mayısta Bir Akşamdı

Selim İleri

İstanbul Mayısta Bir Akşamdı Gönderileri

İstanbul Mayısta Bir Akşamdı kitaplarını, İstanbul Mayısta Bir Akşamdı sözleri ve alıntılarını, İstanbul Mayısta Bir Akşamdı yazarlarını, İstanbul Mayısta Bir Akşamdı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
312 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bilmediğim ne çok şey var...
Selim İleri, benim her zaman çok şeyler edindiğim, çok şeyler öğrendiğim bir yazar. Denemelerinden, anılarından oluşan bu kitapta İstanbul'dan bahsediyor bol bol, üstelik ta çocukluk yıllarından başlayarak tarihî perspektifte bir İstanbul'u anlatıyor. Bunun yanında sanat, sinema, edebiyat dünyasına dair tecrübelerini paylaşıyor, pek kıymetli şeyler söylüyor. Yaşamın oldukça içinde bir kitap; mevsimlerden bahsediyor, mekânlardan bahsediyor, yemek tarifleri bile veriyor, daha ne olsun? Sıklıkla not aldığım, bolca kitap öğrendiğim bir kitap oldu. Bu bakımdan meraklısı için oldukça ufuk açıcı olduğunu söyleyebilirim. Selim İleri, pek çok pencerelere açılan bir pencere. Ona ne zaman uğrasam ellerim dolu dolu çıkıyorum. Meraklısına, hele ki bir İstanbul tutkunu ise, tavsiye edilir.
İstanbul Mayısta Bir Akşamdı
İstanbul Mayısta Bir AkşamdıSelim İleri · Everest Yayınları · 201432 okunma
Her şeyin zamanı vardı. Her şey, "zamanı gelince". Bekleyişler içinde geçerdi ömür. Kimse yakınmazdı.
Reklam
12 Eylül'ün bitiminde siyasete atılması "uygun" bulunmayanlar arasında Cahit Külebi de vardı. Gazetelerden okuyorduk. Kurucuları arasında olduğu parti yeni "demokrasi" dönemi için sakıncalı bulunmuştu. O zaman memleket sevgisiyle yüklü bu şiirleri okumak, yeniden okumak ihtiyacını duymuştum. İlkokul, ortaokul, lise; coğrafya kitaplarımız. Enlemler, boylamlar. Ne öğrendim onlardan? Ama Cahit Külebi'nin şiirleri öyle mi? Bütün yurdu ürpertili bir kucaklayış söz konusu. Hangi 12 Eylül, "Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!" diyebilirdi ki?
"İnsanların kaderi besbelli evlere bağlı"
Necatigil, Ziya Osman Saba'dan söz açarken "(...) çok şeyler borçluyum." diyor. "Yıllar boyu benim dünyamı çizmiş iç ve dış etkilerin başlangıcını, ilk anlatımını ben onun şiirlerinde buldum. Ziya Osman Saba bana evin, ocağın vazgeçilmezliğini, kişinin ancak evinde oluşabileceğini, ne yapsa etse davranışlarını bu dar daireden dışarı taşıramayacağını öğretti. Şiirleriyle olduğu kadar içtenlik dolu ve düz ömrüyle de bireyin kurtuluşunun -belki biraz safça bir düşünce- eve bağlı olduğunu ben ondan öğrendim."
Edebiyat sözcüğünün mecazi anlamını biliyorsunuz tabii: "boş, gereksiz, yapmacık ve özentili sözler". Başkalarıyla paylaşmak arzusuyla, "Boğaziçi Mehtapları"ndan hepi topu üç beş sayfayı yüksek sesle okudum. Şaşkın, bıkkın bakışlarda edebiyatın mecazi anlamından kaynaklanmış huzursuzluğu yakaladım. Neden saklayayım: O bakışlardan, o huzursuzluktan hastalıklı, kötücül bir sevinç duydum. Sevinçlerim epeydir böyle.
Demek Gülten Akını eşsiz şiirinde usul usul yakksdsn tehlikeyi görmüş; " Ah, kimselerin vakti yok/ Durup ince şeyleri anlamaya" , şiirin adı "İlk yaz", biliyorsunuz. Demek ince şeyleri anlamazken, mevsimleri yitirmişiz, hem ilkbaharı hem sonbaharı.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Reklam
Samet Bey bambaşka bir perspektiften yaklaşıyor: Tanpınar kendisini çirkin, çok çirkin sanıyordu. Üstünü başını ihmal etmesinde bu kompleksin oynadığı rol büyüktü. Bu vehmi zaman zaman öylesine ağır basıyordu ki, şiir,roman ve yazılarında güzele hayran Tanpınar'ı bir kadın düşmanı yapıyordu."
Sayfa 107 - Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Tanpınarı tanıyanlar bol bol sigara içtiğini anlatırlar,üstü başı kül lekeli.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Peyami Safa
- roman yazarken " defterin en iyisini" seçermiş. Eşi Nebahat Hanım, " Bir pasajı kırk defa yazdığı olmuştur" diyor.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Gülriz Sururi'nin bir de iri siyah gözleri çok ünlü.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Reklam
Cibali Karakolu'ndan dönüşte Gülriz Sururi'nin çok ünlü bir tiyatrocu aileden geldiğini öğreniyordum.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Karaca Tiyatrosu'nun unutamadığım yapımları arasında, Adile Naşit'li, Gülriz Sururi'li Cibali Karalolu var. Ana-kız Adile Naşit'le Gülriz Sururi, yarın on iki matinesinde seyredecekleri Âvare filminde yemek üzere yaprak dolma sarıyorlar!
Sayfa 85 - Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Sinemada öylesine ünlenmiş, sinema sayesinde bütün Türkiye'nin sevgilisi haline gelmiş Sadri Alışık tiyatrodan söyleşirken, âdeta törensi bir havaya bürünürdü.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
Tiyatro artık beni ben kılmakta...
Sayfa 84 - Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
"Alyoşa" yı Aliye Berger yapan derim bir ayrılık acısı oldu. Keman dersleri aldığı Carl Berger'i seviyor. Berger'le ancak çok sonra evleniyorlar. Mutluluk çok kısa sürecek: Carl Berger, Büyükada vapur iskelesinde yıkılıp kalıyor. Alyoşa bu beklenmedik ölüm sarsıntısını gravürle haşır neşir olduktan sonra atlatabiliyor ama,ayrılık acısı hicbir zaman dinmiyor.
Everest Yayınları 3. Basım Nisan 2014Kitabı okudu
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.