Trajikomik diye bir kelime olmasa bile bu öykülere trajikomik derdim.
(Spoiler uyarısı)
İlk defa Maupassant okudum, kitapta 5 hikaye bulunuyor, beş hikaye de birbirinden karanlık ve bir yandan da komik. Öykülerin isimleri şöyle;
Analar
Pierrot
İşte Geldim
Toine
Takı
Analar hikayesi tabu olarak görülen aile kavramının para için nasıl dağıldığını gözler önüne seriyor. Öykünün sonunda çocuğun yoksul olmaktansa evlatlık olmayı kabul etmesi gerçekten bir ukte.
Pierrot hikayesi ise bir köpeğin hikayesi, bir hanım evini hırsızlardan koruyacak bir köpek arar, Pierrot'u bulur, bedava olduğu için küçük, sıska ve garip bir köpektir Pierrot, bir süre bu evde beslenir fakat ardından 8 franklık vergiyi duyan ev sahibesi onu bir çukurda ölüme terk eder. 8 frank için bir canlıyı ölüme göndermek...
Takı hikayesinde yoksulluktan usanan bir ev hanımının kocası ile bir baloya gitmek için tuvalete (elbise olan) ihtiyaç duyması ile başlıyor. Bu tuvalet yoksulluktan çıkmış bir hanıma yetmiyor tabii, komşusundan bir takı rica ediyor ve ödünç alıp baloya gidiyor. Baloda bu takının kaybolmasının ardından birden 34000 Frank borca girip yeni bir elmas gerdanlık alan aile 10 yıl boyunca bu borcu ödemek ile uğraşıyor. Ve trajikomik olan olay ise, kaybolan takının sadece 100 frank değerinde olduğunu 10 yıl sonra öğreniyorlar.
İşte Maupassant'ın trajikomik hikayeleri arasında en beğendiğim üçü böyleydi. Gerçekten mükemmeldi, sadece İşte Geldim isimli hikayenin sonu bize bırakılmış sanırım, pek beğenmedim, bir de Toine isimli hikaye de, çok iyi gelmedi gözüme. Maupassant okumaya devam edeceğime eminim.