Alman askerler bir keresinde evde arama yaparken, Yahudi bir baba birden ağlamaya başlayan küçücük oğlunu, askerler duymasın diye boğarak öldürmek zorunda kalmıştı.
Kitap, Kopenhag’da soykırım araştırmaları merkezinde çalışan İben, Malene, Anne Lise ve Camilla adlı dört kadın üzerinden ilerliyor. Ana olaylar, merkeze gelen tehdit mailleri ile kendi aralarındaki gerilimler ve psikolojik baskıyı içerirken arka planda çalıştıkları merkezin amacı olan büyük çaptaki katliam ve soykırımların psikolojik çözümlemelerini yapmaya çalışıyorlar. Yazar, dört kişilik bir çalışma ortamındaki baskılar ile soykırım gerçekleştiren büyük toplulukların psikolojilerini güzelce birleştirmiş. İnsan psikolojisini, davranışlarını, gücün ve ittifakların nasıl el değiştirdiğini çok güzel yazmış. Sayfa sayısının fazlalığına rağmen merakla okunuyor, hızlı ilerliyor.
Tek eleştirebileceğim kısım artrit (eklem yangısı) hastası kadının uzun süre ağrı çekmesi, hayat kalitesinin düşmesi en son Metotreksat adlı ilaca geçilmesi oldu. Kitap 2014 yılında yazılmış. O tarihten daha öncesinde Mtx ana ilaç olarak romatoid artrit hastalarında kullanılıyordu. Hatta eklem erozyonlarının oluşmaması için en kısa sürede başlanması öneriliyor. Ya yazar bu konuda fazla araştırma yapmamış ya da ülkesinin sağlık politikası olabilir net olarak bilmiyorum.
Kendi başına pek zarar vermeyen sıradan eylemler de psikolojik değişimlere yol açabiliyor. Ve bu değişimler daha etkin ve daha tahripkâr eylemleri mümkün kılabiliyor.
Bir toplumun " yeryüzünden silinmesi " olgusu sırf İncil'de tam yirmi yedi kere geçer. Dolayısıyla soykırım olgusu Batı kültürünün ayrılmaz bir parçası diyebilirsek de diğer kültürlerde de yaygın olduğunu görmekteyiz.
İnsanın başından geçenler o günden sonra hep onunla birlikte yaşıyor, özellikle de benliğine işleyen o çaresizlik ve umutsuzluk. Ve zaten insanı asıl yıkan, değiştiren de bir zamanlar hissettiği o çaresizlik, o her şeyden vazgeçmeye götüren ruh hali.