16. yüzyıl'da İngiltere'ye en parlak dönemini yaşatacak olan Tudors Hanedanı'ndan Kraliçe Elizabeth'in gençlik döneminde tahta geçmeden önce yaşadığı zorlukları ve bu zorlukların hırs, azim ve kararlılık ile üstesinden gelişini kendi dilinden anlatan ve o anki ruh halini okuyucuya aktararak, dönemin yaşantısını birebir okuyucuyla buluşturan, entrikalarla dolu bir taht kavgasının anlatıldığı, hak, haksızlık, isyan, ihanet, korku ve cesaret gibi terimlerin içinin doldurulduğu harikulade bir kitap olmuş.
Elizabeth çok genç yaşta babası VII. Henry'yi kaybeder ve böylece sürükleyici bir şekilde bizlere sunulacak olan entrikalar silsilesi başlamış olur. Önce Elizabeth'in üvey erkek kardeşi Edward tahta geçer ve kendisine eziyet edip sürgüne yollar, ardından üvey ablası Mary tahta geçer ve hiç beklenmedik şekilde, çıkarları uğruna İspanyol Philip ile evlenir. Elizabeth, hakkı olan tahtın peşini bırakmayacaktır ve korkusuz bir şekilde, tüm eziyetlere, sürgün hayatına, dostlarının idamlarına, saraydan uzaklaştırılmalarına karşın yüreğinde hep "bir gün ben kraliçe olacağım." inancı taşımaktadır.
Yakın zamanda White Queen ve White Princess dizilerini izlemiş birisi olarak, izleme listesinin en başında Tudors dizisi var artık sanırım. :) bu 3 diziyi de, bu kitabı da tavsiye ederim herkese... İyi okumalar dilerim.
