Çalıkuşu’ndan sonra elimin bu kitaba gitmesine şaşırmamalı, birbirine benziyorlar..
Jane Eyre istenmedik bir evlilik sonucu doğan sonrasında annesini babasını kaybedip dayısının evine yerleşen ve dayısını da kaybettikten sonra zalim yengesinin eline kalan bir çocuk.. bu çocuk yatılı bir okula veriliyor ve oradan öğretmen olarak mezun oluyor. Her şey varlıklı bir ailenin evine mürebbiye olarak gitmesinden sonra başlıyor, evin efendisine aşık oluyor, aşkı karşılık buluyor fakat evlenmeleri için büyük ve şaşırtıcı bir engel var (bunu söylersem büyüsü bozulur)
Jane eyre aşkından kaçıyor aç, susuz, sefil ama umut ile yollara düşüyor, beni en çok etkileyen dilendiği ve zorla kabul gördüğü evin kaderini kendisinin değiştirmesi.. aslında hayat böyle, bir anda her şey tersine dönebiliyor. Aile yokluğunu, para yokluğunu sonuna kadar yaşayan jane kalbinin iyiliklerinin karşılığını buluyor, büyük aşkıyla kavuşması ise beni en duygulandıran kısım, sonu beni hem şaşırttı hem değişik duygulara bürüdü.
Bitirdikten sonra aklımda şu soru vardı; acaba ben mi okumak içim mükemmel kitapları seçiyorum yoksa bütün kitaplar mı bu kadar mükemmel.. :)