Bu bitki örtüsünde büyük bir insanlık yıkımı yatıyor; bu dikdörtgen temellerde ve tuğla yığınlarında gaz odalarının dehşeti yatıyor; bu sapkın toponimide (“Kanada", "Meksiko"), sanki bir madde gibi, dönüştürülmesi gereken bir tortu gibi görülen insanlığın rasyonel bir biçimde düzenlenişinin çılgınca mantığı yatıyor;
bu dingin bataklıklarda, katledilmiş sayısız kişinin külleri yatıyor.