İNCELEME DEĞİL; YORUMLAMA, VURGULAMA VEYA GÜZELLEME
Üniversite hazırlıktayız. Güzel sarışın hocamız laf arasında bir şarkı mırıldandı Fransızca. Aklım başımdan gitti. Ne dedi acaba? Lisedeyken öğle araları eve gelince şanson müzikleri verirdi TRT 3 radyo. Tıpkı onlar gibiydi şarkı. Akabinde şarkının sahibini söyledi. O kişi Edith Piaf idi. O
"Doğum ne zaman? "
"Hemen şimdi."
"Ablanın, çocuk için gerekli her şeyi var mı?"
"Hiçbir şeyi yok. Ne gerekir ki?"
"Canım, bez gerekir, kundak gerekir, zıbın gerekir. Hazreti İsa mı bu?
"Bu gece sokağımda eğlence var
Ve neşenin dalga dalga aktığı
Küçücük meyhanede çalgıcılar
İkişer ikişer dönen
Dudakları gülen, göz göze gelen
Aşıklara çalıyorlar."
''-Elimi öpmediniz ki. bir şey duymadım.''
bastı kahkahayı
-Öper gibi yapılır. Ancak çok kaba bir herif gerçekten öper kadının elini. Yoksa dudaklar değdirilir sadece, o kadar.''
"Üç zamanlı bir şarkı,
Oldu onun hayatı.
Acısı pek fazlaydı,
Oysa, çok yaşamadı.
Sen, gelip geçen ey yolcu,
Bir dua et ruhuna,
İnsan büyük de olsa
Toz olacak sonunda."
en olağanüstü yanı elleriydi, ince, ufak, yumuşacık ve avuçlarında nefis bir sıcaklığı olan elleri. Elinizi tuttuğunda, sıcaklık yüreğinize kadar yükselir ve bütün varlığınızı kaplardı.
.
"Yarın sabah olacak
Her şey bitince her şey yeniden başlar
Yarın sabah olacak
Aşktan sonra yepyeni bir aşk başlar.
Biri ıslık çalarak gelecek
Yarın
Kolları ilkbaharla dolu olacak
Yarın
Gökyüzünde çanlar çalacak
Yarın
Ayın parladığı görülecek
Yarın
Güleceksin yine
Seveceksin yine, üzüleceksin yine,
Hep böyle olacak
Yarın sabah olacak
Yarın."