İlk anda onun sadece başka bir hayvan olduğunu sanan küçük kız kaçamayacağı kadar yaklaştığında bunun küçük bir çocuk olduğunu fark etmişti. Beş altı yaşlarında görünen ufaklık yere çömelmiş koyunun başına okşuyordu. Hanife'nin şaşkınlığı daha da arttı. Küçük bir çocuğun o saatte ormanlık alanda ne işi olabilirdi? Tam bir abla edasında çıkışta ufaklığa...
"Hey ne işin var senin gezinin bu saatinde burada benim koyunumla!"
Hanife daha sözünü yine tamamlamıştı ki ufaklık birden cine dönüşen yüzüyle ona vahşice gülümsedi.
"Yemeğimi yiyorum!"
Bir hayatın son bulması bile saniyelerle ölçülürken gelecek kaygısı taşımak, ucu bucağı olmayan planlar yapmak şimdi çok daha manasız ve anlamsız geliyordu.
Bir gecede tüm ailesini, mutluluğunu ve yarına dair umutlarını kaybetmişti. Geriye bir tek zihnini ve ruhunu paramparça eden sorular silsilesi kalmıştı...