Kanunî Sultan Süleyman kitaplarını, Kanunî Sultan Süleyman sözleri ve alıntılarını, Kanunî Sultan Süleyman yazarlarını, Kanunî Sultan Süleyman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaktiyle Bizans imparatorunun daveti üzerine İstanbul'a gelen haçlı ordusunun ilk işlerinden birinin, korumaya geldikleri şehr-i İstanbul'u tahrip olduğunu, hatta Ayasofya'nın tepesinden altın haçı (yahut çanı) söküp çaldıklarını biliyoruz. Buna mukabil, Fatih Sultan Mehmed'in, İstanbul fethinden sonraki günlerde, hatıra olarak saklamak maksadıyla Ayasofya'nın çinilerinden küçük bir kırıntı koparmaya çalışan yeniçeriyi kırbaçlattırdığını ve "Biz tahribe değil, tamire geldik!" diye haykırdığını biliyoruz.
Fransa kralının torunun, Sultan Süleyman'ın şefkatli yaklaşımı sonucu bir daha hayatları boyunca Osmanlı'ya kılıç çekmeyeceklerine yemine etmesi üzerine Kanunî Sultan Süleyman şöyle diyor;
"Bir savaşta yenildin diye mahzun olma. Daha çok gençsin. Memleketine dönünce affetmesini bilmeyen vatandaşların tarafından hakarete uğrayabilirsin. Bu yüzden başarı kazanıp şerefini kurtarma kaygısına kapılabilirsin. Belki o zaman bizimle tekrar savaşmak istersin... Sana yeminini iade ediyoruz. Memleketine geri dön. Bizimle tekrar savaşmak istersen, çok sayıda Avrupa kralıyla ittifak et. Ordun ne kadar kalabalık ve kuvvetli olursa biz o kadar memnun oluruz! Çünkü yendiğimiz orduların kuvveti, zaferimizin büyüklüğüne delil teşkil eder... Şimdi yolun açık olsun. Güle güle git ve arzu edersen tekrar gel. Emin ol, bizi yine karşında bulacaksın."
Kitap yavuz bahadıroğlunun çoğunlukla öznel yorumlarını anlatıyor. Daha sonralarda ise Kanuni Sultan Süleymanın hayatını başarılarını anlatıyor. Daha sonralarda bazı kaynaklardan yapılan alıntılar yorumlanıyor. En sonlarda ise kanuni devrindeki devlet adamları inceleniyor. Kitap başlarda bana sıkıcı gelmişti ama asıl meseleye gelince kitap akıcı bir şekilde okunabilir hale geldi. Görüşlerimiz çok uyuşmasada bazı konularda sezara hakkını vermek gerekir. Güzel bir kitaptı okumanızı öneriyorum. 10 üzerinden 10... İyi okumalar...
"Bir padişahtı. Genç yaşında büyük bir kudrete sahip olmuştu. Bir emriyle kralların tacı çıkar, tek sözüyle tahtlar devrilir, devletler yıkılırdı. Fakat evladını geri getiremezdi, ölüme hükmedemezdi.
Öyleyse, kudreti gibi görünen şey, aslında acziydi. Belki de hâkim mevkiinde bir mahkumdu. Ne kaderi değiştirebilir ne ölümü geciktirebilirdi.
Şu halde gurur, maskaraca bir fantezi olurdu. Dünyanın yarısına hüküm geçiren bir padişah olmaktansa, evlat acısı tatmamış bir baba olmak daha güzel daha cazipti."
kitabı çok ama çok beğendim. Büyük Hükümdar Kanunu Sultan Süleyman'ı anlatıyor. yaptığı savaşları... özellikle bazı dizilerdeki gibi habire yatar şekilde gösterilen yalan yanlış bilgileri kafanızdan siliyor. okuyacaklara hayırlı okumalar dilerim :)
Fatih Sultan Mehmed , İstanbul’un fethinden sonraki günlerde, hatıra olarak saklamak maksadıyla Ayasofya’nın çinilerinden küçük bir kırıntı kopartmaya çalışan yeniçeriyi kırbaçlayıp , “ Biz tahribe değil , tamire geldik.” Demiştir.
Malazgirt Savaşının muzaffer kartalı Sultan Alpaslan ! Yendiği taktirde kendisini demir gibi bir kafese koyup şehir şehir dolaştırarak teşhir etmeye ant içmiş Bizans imparatoru Romen Diyojeni yenip esir aldığı halde serbest bırakıyor. Cebine harçlık, yanına muhafız vererek ülkesine gönderiyor.
Türkler hiçbir zaman evlerine sokmadıkları köpeklerin açlıktan sıkıntı çekmelerine, hatta ölmelerine mâni olmak üzere her gün bu hayvanlara bir miktar et dağıtılması için vasiyetnamelerinde, kasaplara bir miktar para tahsis ederler. Kafes içindeki kuşları satın alıp serbest bırakmayı sevap sayarlar. Sevdikleri ağaçların kurumamasını temin maksadıyla vakıf kurarlar..
“Vav” deyip geçmeyin! Bazen insanın “secde” halidir “vav” , bazen bir ceninin anne karnında ki duruşudur…
Anne karnında “vav” şeklinde oluşan insan, doğduğunda “elif’e” dönüşür. Kulluğunu idrak edip ”şükür” secdesine vardığında tekrar “vav” şeklini alır.