“Valla… Gizemli, efsunlu, gölge dolu bi güzelliğin var senin. Zuhal Olcay gibi tıpkı. Güzel olmak için, illa ki elma yanak, kiraz dudak, doksan-altmış-doksan mı olmak lazım?”
Her ne kadar en iyi dostum ve sırdaşım da olsa, Cavidan, özel hayatımın kapısından içeri giremezdi. Orası, benim özel hayatımdı çünkü… benim!.. Gizli duygularımın ve şizofrenik yedek parçalarımın kilit altında tutulduğu eşsiz bir özel kasaydı orası… Bir tek, o da doğuştan bilge ve akıl kutusu olarak doğduğu için, Akil Bey, yani babam, yani tek aşkım bulabilirdi bu kasanın anahtarı ara sıra… Normalde ona bile vermezdim… Ben sadece, içimi dökebilmek için yanıp tutuştuğum ender zamanlarda, anahtarı, babamın bulabileceği bir yerlerde düşürürdüm…