Livaneli'nin farklı bir kurgu yeteneği var. Kitaplarını okurken sonunda ne olacağını kestirmek güç. İnsanı başka dünyalara götüren,düşündüren,sorgulatan,kitabın başından sonuna kadar merak uyandıran ve sonunda birçok okuyucu gibi beni de şaşırtan bir eser.
~!!Spoiler!!
Ahmet isimli kahraman sözde kardeşinin yaşadıklarını anlatırken aslında onun yaşadığını anlıyorsunuz. Misal tercümana bağlı aşkın ne kadar zor olduğunu gazeteci kıza anlatmaya çalışmasındaki çaba veya şu gri duvar hakkındaki benzetmeleri; hani savcının onu arzu cinayetinde şüpheli bulduğunda nezarethanedeki duvar ile Mehmet'in kendi kanıyla Olga'nın adını yazdığı duvara karşı hissettikleri aynıydı. Ama bu ayrıntı çok hoşuma gitti bunu belirtmeliyim. Ve Mehmet'in geldiği gecenin gerçek olmadığı gün gibi ortadaydı. özellikle Mehmet'in hikayeyi anlatmaya değil de gazeteci kıza aşık olduğu için verdiği tepkinin kahramanın kendine verdiği tepki olduğu çok açıktı.
~"Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar"... "Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!"