Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kaybolma Kılavuzu

Rebecca Solnit

Kaybolma Kılavuzu Gönderileri

Kaybolma Kılavuzu kitaplarını, Kaybolma Kılavuzu sözleri ve alıntılarını, Kaybolma Kılavuzu yazarlarını, Kaybolma Kılavuzu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Klasik anlatıya göre, adalet cehennemin kapısında duruyor ve kimin içeriye girip kimin dışarıda kalacağına karar veriyordu. İçeriye girmek; acı çekerek gelişmek, macera, dönüşüm, dönüşmüş bir benliğe belli ölçüde cezalandırıldıktan sonra kavuşmak demekti. Bu bakış açısı, cehennemi bambaşka bir yer haline getiriyordu. Sadece bu kadar da değil, adaletin düşündüğümüzden daha karmaşık ve daha hesaplanamaz bir olgu olduğunu ortaya koyan bir perspektifti bu. Halbuki biz adaletin önünde sonunda tecelli edeceğini söylerken, son'un sandığımızdan çok daha uzak ve sandığımızdan çok daha zor tahmin edilebilir bir yer olduğunu unutuyorduk. Adalet kartına göre, rahat içinde yaşayıp gitmek, yolun kenarına devrilmek anlamına gelebilirdi pekala. Cehenneme git, ve bir kere oraya varınca yürümeye devam et, diğer tarafa çıkmak için.
Görünen oydu ki, belli koşullarda strese maruz kalan bir zihin, bir süre sonra alışageldiği çevredeki hayat tarzını kaldıramaz hale geliyordu. Bu da onun amaçsız bir şekilde ülkeyi gezinmeye başlamasına yol açıyordu.
Reklam
İnsan ufak bir çabayla, o ordunun parçası olan hayatlardan her birine erişebilir. Bu kadarı bile, insanın tek bir zihinle sınırlı bulunmadığını göstermek, birkaç dakikalığına da olsa başka bedenlere ve zihinlere ulaşabileceği illüzyonunu yaratmak için yeterlidir." Kuşku yok ki, Woolf için kaybolmak coğrafi bir mesele değildir. Hiç kimse olmamak ve böylece herhangi birine dönüşmek, bir kimlik sorunudur. Bir başka deyişle, başkalarının seni sen yaptığına inandığı prangalardan kurtulmak tutkulu bir arzuyla sınırlı kalmaz, çoğu kez acil bir ihtiyaç haline gelir.
"Şimdi herhangi birini düşünmeye ihtiyacı vardı. Halbuki kendisi olabilir, kendisiyle kalabilirdi. Zaten uzun süredir hem düşünmenin hem de düşünmemenin eksikliğini hissediyordu. Sessiz olmak, yalnız olmak. Bütün o yayılmacı, şaşaalı, gürültücü olmalar, yapmalar uçup gitmişti birden. Ve insan ağırbaşlılıkla, kendi varoluşuna, karanlığın üçgeni andıran merkezine, başkaları için görünmez olan o gizli köşeye çekiliyordu. Zira asıl mücadele içeride sürüyordu. Taşıdığı bütün ağırlıkları bir başka köşeye istifleyen bu öz, en alışılmadık maceralar için özgürdü artık. Ve hayat bir an için dibe battığında, kazanabileceği tecrübelerin sınırı yoktu... Şüphesiz aşağısı tamamen karanlıktı ve bu karanlık her yere sirayet ediyordu. Üstelik, orada anlaşılamayacak bir derinlik söz konusuydu. Fakat şimdi ve bir kez daha yüzeye yükseliyorduk ve siz bizi orada bulacaktınız. Sahip olduğu ufukların ona sonsuz görünmesinin sebebi de buydu işte.
"Doğası senin için gerçek bir bilinmez olan o şeyi aramaya nereden başlayacaksın?" Meno'nun sorusunu yıllarca yanımda taşıdım.
Bir başka açıdan bakıldığında, önemli olan bütün dünyayı kaybetmek, onun içinde kaybolmak ve bütün bu aşamalardan sonra ruhunu bulmaktır.
Reklam
"Kaşifler, daima kayıptırlar, çünkü gittikleri yerlerde daha önce hiç bulunmamışlardır. Zaten onlar da tam olarak nerede olduklarını bilmeyi amaçlamazlar. Bununla birlikte, önemli bir çoğunluğu ellerindeki araçları gayet iyi bilir ve güzergahlarını makul bir tutarlılıkla saptamakta fazla güçlük çekmez. Bana sorarsanız eğer, onların en büyük hüneri hayatta kalacaklarına ve yollarını bulacaklarına ilişkin bir iyimserlik taşımalarıdır." Konuştuğum diğer insanlar, bu sözlerin arka planında yatan hakikati anlamama yardımcı olmakta gecikmediler. Kaybolmak daha ziyade bir ruh haliydi ve metafizik veya metaforik bir çehreyle kapınızı çalabileceği gibi taşranın ücra köşelerinde gezinirken de karşınıza çıkabilirdi.
Bilinmeyenin sınırlarına temas etmek, insanın duyularını keskinleştirir. Elimde haritayla didişip duran bir pusula tutarken, alternatif yönlerde neler bulunduğuna ilişkin olarak kendi aralarında konuşan yabancılara kulak vermeyi sevmişimdir hep. Onlardan edindiğim bilgiler doğrultusunda yolumu değiştirmeyi, bildiklerimin dışına çıkmayı ve birkaç kilometre sonra eski yolumu tekrar aramayı veya eve yeni bir yoldan dönmeyi de severim.... Benjamin'in kelimeleriyle söylersek eğer, kendimi kaybediyordum ama nerede bulunduğumu da biliyordum.
Doğası bizim için gerçek bilinmezliklerle yüklü olan o şey, genellikle, bulmamız gerekene işaret eder ve hiç kuşkusuz bu anlamda bulmak kaybolmaktır.
Benjamin'in kavramlarını kullanırsak, kaybolmak tüm varlığınla orada bulunmaktır ve tüm varlığınla orada bulunmak, belirsizlik ve gizem içinde kalabilme kapasitesi gerektirir. Dolayısıyla, kimse kaybolmaz aslında; insan ancak kendisini kaybedebilir. Bu bilinçli bir tercihtir, seçilmiş bir teslimiyet ve coğrafya aracılığıyla ulaşılan ruhani bir tasarruftur.
Reklam
192 syf.
8/10 puan verdi
Hayat herkesin kendi keşfidir demiş miydim?
Kimsenin hayatına şekil vermeyin. Hayat, herkesin kendi keşfidir. Zaten şu dünyada herkes kaybolmuş, bir kayıp başkasına hangi doğru yolu gösterebilir? Çok istese de kimse bir başkasının deniz feneri olamaz. Üzerinde dengeyle durmanız inançlarınızın, doğrularınızın mukavemetinden değil, sizin hayatta kalma cambazlığınızdan, aklınızın deliliğini ne
Kaybolma Kılavuzu
Kaybolma KılavuzuRebecca Solnit · Encore · 2015114 okunma
"O halde soru, nasıl kaybolunacağı. Hiç kaybolmamak, aslında yaşamamaktır ; nasıl kaybolunacağını bilmemek sizi felakete sürükler… Önemli olan bütün dünyayı kaybetmek, onun içinde kaybolmak ve bütün bu aşamalardan ruhunu bulmaktır."
Bazı şeylere ancak kayıp kaldıkları sürece sahip olabiliyoruz...
Hiç kaybolmamak, aslında yaşamamaktır...
“Mutlu aşkların tek bir hikayesi vardır, dağılmış aşkların ise birbirleriyle yarışan ve çelişen iki ya da daha fazla versiyonu bulunur. Dağılmış bir aşk, ayaklar altındaki kırık bir ayna gibidir; bu kırık aynanın her bir parçası farklı bir hikaye anlatır. Biri yaşananların ne kadar güzel, bir diğeri ne kadar berbat olduğunu söyler. Şu olsaydı ya da şu olmasaydı her şey başka türlü sonuçlanabilirdi…Bir kere dağıldıklarında hikayeler artık asla uyum içinde bir araya gelip yeniden bir bütün oluşturamazlar. Bütün anlatıların sonuna gelinmiştir; taşıdığımız kabukların, kalkanların, at gözlüklerinin, haritaların ya da pusulaların artık faydası yoktur.”
Sayfa 129Kitabı okudu
574 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.