Gırtlağıma kaçmış bir harfle uyandım o sabah. Öksürdüm, tıksırdım, kustum çıkaramadım nefes borumdan. Dursun orada, kısık ateşte öldürsün beni. Sağ ayağımın önüne sol ayağımı koydurmadan, yaşlılığıma bir adım daha attırmadan gebertsin. Hem artık yürümenin
hiç yolu kalmadı benim için. Değil mi ki rüyalar, gün boyu sakatlanan zihinlerimizin koltuk değnekleri.