Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağla Deniz Bülbül

Çağla Deniz Bülbül
@lapetitefresa
“Read, read. Read everything - trash, classics, good and bad, and see how they do it. Read! You'll absorb it. Then write. If it's good, you'll find out. If it's not, throw it out of the window.”
Sabitlenmiş gönderi
Kitaplardan başka nefes alacağım balkon kalmadı gerçeklikler şehrinde.
Reklam
Başka bir deyişle her şey titriyor, dış görünümü dönüştürmek istercesine eğilip bükülüyor, birikmiş nefretler, gerginlikler, çirkinlikler siliniyor ve yeni bir çehre kaza­nıyordu.
Göğsümde bir neşe patlaması hissettim. Bu güzel cümlede nasıl bir istek vardı? Ağzından çıkan her şeyi kabullenmeyip ona yanıt verdiğim için sadece benimle mi konuşmak istiyordu? Onun zihninden çıkan şeylerin arkasında durmayı bir tek benim bildiğimi mi söylüyordu?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Daha on iki yaşındaydık ama mahallenin kızgın sokaklarında, tozların ve geçen eski kamyonların ardında bıraktığı sinekierin arasında, hayal kırıklığını hayatlarının ana ekseni yapmış ve birbirlerine sıkı sıkı tutunmuş iki ihtiyar kadın gibi uzun uzun yürüyüp konuştuk.
Ama ben kendimi gene de yalnız ve bahtsız hissettiğim için huzur bulamıyordum.
Reklam
Evde olduğum süre içinde beni öyle çok azarlar, kimi zaman öyle hakaret ederdi ki, içimde karanlık bir köşeye sığınmak ve bir daha bulunmamak.
İnsan bu dünyada henüz yeni olduğunda, felaket duygusunun kaynağında hangi felaketlerin var olduğunu anlaması zor oluyor; belki bunu anlama gerekliliğini bile duymuyor. Yarın bekentisi içinde olan yetişknler arkasında dün, bir önceki gün, en fazla bir önceki hafta olan bir şimdi içinde hareket ediyorlar: gerisini düşünmek istemiyorlar. Küçükler ise dünün, önceki günün, hatta yarının anlamını bilemiyorlar; onlar için her şey bu, şimdi oluyor; sokak bu, kapı bu, merdivenler bunlar, bu anne, bu baba, bu gün, bu gece.
Çekmecelerimi, her türlü ıvır zıvırımı sakladığım teneke kutuları açtım. Pek çok şeyi, özellikle de onunla ilgili olanları çöpe atmıştım; bunu biliyordu. Artık ona ait hiçbir şeyim olmadığını fark ettim; ne bir resim, ne bir not, ne bir hediye. Buna ben de şaşırdım. Bunca yıl sonra kendinden geriye tek bir şey bile bırakmamış olması mümkün müydü, ya da daha kötüsü, ben ona ilişkin hiçbir şeyi saklamak istememiş olabilir miydim? Mümkündü.
Görüntüsü kırılgan olsa bile ona konan yasakla­rın anlamı yoktu. Gerçek anlamda sonuçlarına maruz kalmadan sınırı aşmayı çok iyi biliyordu. Sonunda karşısındaki pes eder ve hatta istemeye istemeye de olsa onu övmek zorunda kalırdı.
Şiddetli bir acı vardı yüreğimde ama onunla kavga etmenin acısının daha şiddetli olacağını hissediyor­dum.
Reklam
%47 (170/360)
Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım
Benim Olağanüstü Akıllı ArkadaşımElena Ferrante
8.2/10 · 1.618 okunma
Zamanın azizliğine uğramasına izin vermeden Zeke’in görüntüsünü aklımda tutmaya çalışmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. Yine de iyi iş çıkardığımı hissediyordum, hala Zeke’i net bir şekilde gözümün önüne getirebiliyordum ama aklımdakinin gerçeğe ne kadar yakın olduğunu kimbilirdi? O yaz hala masal, bir serap gibi geliyordu, o yüzden de Zeke hakkındaki detayları yanlış hatırlıyor olabilirdim. Yani tam adını bulmam bile uzun sürmüştü. Dişlerinin neye benzediğinden nasıl emin olabilirdim ki? Ama emindim işte. Doğru hatırladığımı biliyordum.
Öykünün bitmesine izin vermem gerekiyordu, sonra da başka öyküler anlatabilme umuduyla geri dönecektim.
Anlamıştım ki dünyanın geri kalanını umursamamamın bir nedeni de Aaron’ın bana ihtiyacım olanı vermesiydi.
Böyle durumlarda geçmişten bir hatıra geri geldiğinde ve o sır içimizde saklandığı yerden çıkarak yeniden baş verdiğinde, yarattığınız dünya gerçek bir yer kaplar. Bense o sırrın ne kadar yere ihtiyaç duyacağını, beni her şeye sil başlamak, bir başkası olmak zorunda kalacak kadar, o hayatın dışına itmeyeceğini biliyordum.
224 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
“Paniğe Mahal Yok” küçük bir kasabada yaşayan, içine kapanık Frankie ve o yaz kasabaya gelen, en az Frankie kadar garip olan Zeke’in sanat yapma arzusuyla hazırladıklar afişlerin kasabalarına bir göktaşı gibi düşmesinin hikayesi. Kevin Wilson’ın okuduğum ilk kitabıydı, yazarın dili ve anlatımı bana John Green’i anımsattı. Bir okuyucu olarak beni üzen tek şeyse asıl konu tam başlamışken romanın bitmesi oldu.
Paniğe Mahal Yok
Paniğe Mahal YokKevin Wilson · Domingo Yayınları · 20246 okunma
3.133 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.