Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hepimiz Hiçiz

Kendiliğinden

İbrahim Üstündağ

Kendiliğinden Gönderileri

Kendiliğinden kitaplarını, Kendiliğinden sözleri ve alıntılarını, Kendiliğinden yazarlarını, Kendiliğinden yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
180 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İbrahim iletişime geç benle Ida.
Özledim seni yalnis anlama. Ankaradayim bu aralar. Görüşebiliriz belki. Biraz sorunluyduk en son. Şimdi iyi mod. İstersen 0552 528 35 50 numaram. Ulaş bana olmediysen. Muhabbet ederiz arkadaşım. Olduysen tanrı huzur versin sana rabbim seninle olsun toprağın bol olsun öyle bişey varsa ama yoksa ulaş
Kendiliğinden
Kendiliğindenİbrahim Üstündağ · Yazarın Kendi Yayını - İbrahim Üstündağ · 20152 okunma
180 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Önyargıdan hiç hoşlanmadığım gibi, istemsizce duyulan önyargıların kırılmasından da bi o kadar hoşlanırım. "Kendiliğinden" de önyargıya kurban giden bir kitap olarak yaklaşık bir yıl okunmayı bekledi kitaplığımda. Ama bana kalırsa bazı kitapların bir okuma zamanı vardır ve vakti geldiğinde isteseniz de istemeseniz de siz kitaba gitmezsiniz kitap size gelir ve şöyle der; "artık okunma vaktim geldi dostum!" :) Sözün özü, çok güzel bir kitaptı. Çoğunlukla tek karakterin etrefında dönen ve tek mekanda geçen bir kitaptı. Bu tarz kitapları, okuyucuyu sıkmadan kurgulamak zordur ancak çok çok başarılıydı. Düşünce yönünden zengin ve derin bir kitaptı. Kapitalizm, komünizm, anarşizm gibi sistemler dört duvar arasında mücadele veren bir mahkum üzerinden anlatılmış ve eğer ki ideoloji zincirlerini kıymetli birer kolye gibi boynunda taşımaktan memnuniyet duyan bir insan değilseniz o mahkumu çok seveceksiniz demektir.
Kendiliğinden
Kendiliğindenİbrahim Üstündağ · Yazarın Kendi Yayını - İbrahim Üstündağ · 20152 okunma
Reklam
Demokrasi illüzyonuyla kandırıyorlar herkesi. Önce önünüze sizi yönetecek, sizi sömürecek kendi seçtikleri birini çıkartıyorlar. Sonra bunları seçmeniz için oylama yapıyorlar. Oylama yapmalarının sebebi, yöneticiyi sizin seçmiş olduğunuza sizi inandırmak. Bu sadece saçmalık. Bunun demokrasiyle uzaktan yakından alakası yok.
Türkiye'deki sosyalist hareketler içinde bulunan insanlara bir bakın. Mutlak doğrunun kendi doğruları olduğunu savunan bu insanlar sizi örgütlemek için ellerinden geleni yapacaklardır. Fakat asıl arzu ettikleri şey, alanlarda bir kişi daha fazla olmaktan ileri gitmez. Eğer sizinle teorik olarak bir tartışma içine girerlerse, şayet teoride yetkinseniz sizinle tartışmak yerine elinize birkaç kendi yayınlarından kitap-dergi tutuşturarak tartışmayı terk ederler. Çünkü tek tek bireylerle uğraşacak vakitleri yoktur. Onlar dünyayı kurtarmak gibi düşünceleri olan, aydın ve meşgul insanlardır. Onların asıl hedefi kitlelerdir. Tek tek bireylerin sorunları ve soruları onları ilgilendirmez. Eğer teoride yetkin değilseniz, klişe birkaç sloganvari sohbet ile olayı geçiştirecek, bütün suçu sistemin üzerine yıkarak, tek kurtuluş yolunun sosyalizm olduğunu söyleyerek sohbeti bağlayıp bütün sorunlarınızın sosyalizm geldiğinde çözüleceğine sizi inandırarak sohbeti noktalayacaklardır. Cenneti bekleyerek dünya nimetlerine sırtını çeviren bir sofi nasılsa, onlara göre örgütlerin içerisindeki bir birey de öyle olmalıdır. Eğer teoriye kafa yormuyor, okumuyorsanız, iman etmeniz yeterlidir. Çünkü Karl Marx tanrıdır, işçi diktatörlüğü onun oğlu İsa Mesih, sosyalizm cennet ve sizler de seçilmiş tanrı kuzuları!
İdeolojilere kendisini fazlasıyla kaptıran insanların ortak özelliği; kendilerini aydınlanmış, kendi fikirleri dışında kalan tüm insanların uykuda ve cahil olduklarını düşünmeleridir. Bu yaptıklarının ismi dogmatiklik, kendilerinin bulunduğu konum da zihhinsel kölelik değil de nedir?
Devrimci mücadelenin inançlılarının, özgürlüğü arzularken gözden kaçırdığı bir şey yok mu sizce? İdeolojilerin her biri bir zindandır. Her ideoloji kendi kölelerini yaratır. Bunların birçoğunun özgürlüğü arzuladığı ne büyük bir paradokstur.
Reklam
İnsanlar neden ölmüş birilerinin sözlerine inanıp etkilenir de yaşayan insanlardan, onların konuşmalarından etkilenmez, hatta hiçe sayar? Pavlov'un koşullanma teorisini alın, Stirner'in bilinçli egoizmi ile harmanlayın, Kropotkin'in sosyalizmine uyarlayın. Alın size yeni bir dünya hayali. Yeni bir ideoloji.
Kendisini devrimci diye ilan eden herkesten nasıl da tiksiniyorum.Paranız olduğu, haliniz vaktiniz yerinde olduğu sürece kapitalizm gibisi var mıdır? Ne zaman ki kafası çalışan bir insan parasız kalırsa kapitalizmden nefret etmeye, onu sorgulamaya başlar. Sonra hayaller kurmaya yönelir. Sonra sarhoşçasına kollarını bir ideolojinin kollarına
İnsan başarıya koşullanmıştı. Dışarıda yaşadığı bozuk kapitalist sistem tarafından koşullanan insan, hayatın bittiği bu betonlar arasında bile, başarı mücadelesine devam ediyordu. Başarmak! Üste çıkmak! Ki ezilmemek için! İnsan koşullanmıştı ve kaçınılmaz olan savaşını veriyordu: baş olmak savaşı. Baş olmazsa bir altı olmak. O da olmazsa bir altı. Çünkü buna koşullanmıştı. İnsanı buna koşullandıran iğrenç sistemdi.
Neden insanların algısı bu kadar zayıf? Neden bu kadar önyargılılar? Temiz yüzlüymüşüm, ulan temiz yüzlüyüm de belki iç alemim pisliklerle dolu. Nereden biliyorsunuz? Üstelik temiz yüzlü olmayan, çirkin olan bir insana tam aksi davranacaklar. Ne lanet bir önyargı! Ne lanet bir algı! İnsanlar doğuştan bile bir statüye sahip oluyorlar. Temiz yüzlü, çirkin yüzlü diye ayrılıyorlar. Lanet olsun insanlardaki bu algıyı oluşturan sisteme.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.