Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kendine Bakma Kitabı

Cem Mumcu

En Beğenilen Kendine Bakma Kitabı Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Kendine Bakma Kitabı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kendine Bakma Kitabı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
#Günaydın
“Senin kolunu bırakmamdan korkmanı, senin kolunu tutamamaktan korkmamı seviyorum. İstersem gidebilme gücümü, istersen gidebilme gücünü ve bu güç bizdeyken gitmemelerimizi seviyorum.”
“Aynadan kırık bir parça uzatsam okura, bakarmı acaba, eli kesilir mi?”
Reklam
“Geçici çözümler ve çarelerle ruhlarınızı makyajlayın.”
“ Umursamazlığı, kayıtsızlığı, arzu etmeyişi, heyecansızlığı ‘cool’ bulmaya başladık.”
korkudur ıskalatan, sığ sularda yüzdüğünü sandıran
Sözünü ettiğim erkek tipolojisi özellikle büyük şehirlerde bir salgın gibi çoğalıyor; kaslarını geliştirmek, bol para kazanmak, sıkı bir araba sahibi olmak gibi güçlerini ispatlayacak bir çok şeye sahipler ya da sahip olunca güçlü olacaklarını sanıyorlar. Ama aşık olamayacak ya da aşkı yaşayamayacak kadar korkaklar! Aslında korktukları, sabit bir ilişkide sıkışık kalmakla ilgili. Çünkü sabit bir ilişki içinde olmak başka kadınlarla olma olasılığını yok ediyor. Bu korku o kadar derinden derine işliyor ki, bir gün aşık olsalar bile o kadını istemeyecekleri ve başka kadınları arzu edecekleri zamanı, şimdiden kalbiyle yaşıyorlar. Bu tiplerin İngilizce bilenleri sıklıkla, commitment vermek commited olmak istemiyorum gibi bir ifade kullanıyorlar. Korkuyorum demiyorlar,öyle bir şeyler söylüyorlar. Oysa yaşadığımız an dışında duygularımızla ilgili hiç bir garanti veremeyiz. Beğenilerimiz, arzularımız değişebilir tabii ki. Bu biz erkekler kadar, karşımızdaki kadın için de geçerli. Peki duygularım değişirse, ne yapacağım diyorlar; bu sorularının altında korku var. Bir gün onu istemezsem, nasıl söyleyeceğim, öyle mi? Korkaksın o zaman! Bu sorular güçlü gibi görünen kişinin, ne kadar güçsüz ve korkak olduğunu gösterir! Oysa, gidebilme özgürlüğünü hissettiğimiz yerde kalmaktır güzel olan. Bu özgürlüğü bize kim verir, kimse veremez. Elimizden alan ise, kendi korkularımızdır.
storytel:00:45:20sn
Reklam
Oysa gidebilme özgürlüğünü hissettiğimiz yerde kalmaktır güzel olan.
Zaten aşk dediğin, onu "o" sanmak, ondan "o" na ulaşmak, onu "o" yapmak değil mi? Kendinin ötesinde bir öteye uzanmak değil mi?
Hepimiz vitrine çıkmak istiyoruz. Hayat bir vitrine dönüşüyor. Vitrinin dışındakiler de camın öte yanına geçmek istiyorlar. Çok ama çok küçük bir azınlık, vitrinin önünde içerideki milyonlarca maymunu hüzünlü hattâ büyük bir acıyla izlerken, camın içinde kalan çoğunluk onların ne kadar bakımsız, yüzlerinin ne kadar kırışık, pantolonlarının ne de acaip olduklarını söylüyorlar birbirlerine...
Melankoli, kapkara bir kepçedir. Kendi derinlerimize daldırdığımız kapkara bir kepçe. Ama yukarı çıkardığımız balçık kendi hamurumuza eklenir. Eğer çıkabildiysek karanlıktan, iyi gelir bize. İnsan ki; kendi aynasında büyüdükçe küçülür, küçüldükçe büyür.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Aşkın temel anlamda dört çeşidi var. İlki libido: bu bildiğiniz seks ya da şehvet. Sonra eros geliyor: bu yaratmaya ve üretmeye dönük ve daha yüksek ve derin biçimi aşkın. Sonra philia geliyor: daha dostluğa, kardeşliğe yakın bir sevme biçimi. Ve agape: adanmış, karşılıksız, menfaatsiz sevgi...Aslında hepimiz yaklaşık olarak bu dördünün iyi oranlarda karıştığı bir ilişkiyi istiyoruz.
"Duygularımızla olan bağımız kopuk.Sanki hislerimiz Sanskritçeymiş , biz de Türkçe konuşuyormuşuz gibi.Anlamıyorum onları.Korkuyoruz onlardan.Saklıyoruz.Ve diğerleri de bizim gibi oldukça biz de onlar gibi oluyoruz." Şimdi şunu sormanın tam yeri :" Gerçekten özgür müyüz?"
bizi ıskalatan, korkak ıssız adamlık/kadınlık...
Kediye 'Öte' ismini koydum. Onu yaşamla ölümün, özgürlükle mahkumiyetin, bilinenle bilinmeyenin, çoklukla tekliğin, gitmelerle kalmaların tam arasında gördüm. Hem cesurdu hem de tedirgin. Seçim yapması gerekti çünkü. Seçmek özgür olmak demekti. Özgürlük ise zor işti. Sorumluluk demekti çünkü. Başka bir ihtimal yokken seçmek yoktu. Oysa bir ikincisi bile çıkması ihtimallerin seçmek demekti artık. Üç şey yapabilirdi güzeller güzeli 'Öte' cik... Bunlardan ikisi onu öyle ya da böyle mutlu ederdi. Üçüncüsü onu mutsuz kılacak tek seçenekti. Benimle gelmek veya orada kalmaktı yapabileceği iki şey. Üçüncüsü tam orta yerde beklemesi olurdu. Benimle gelse orada yaşayacaklarını, orada kalsa benimle yaşayacaklarını kaçıracaktı; ya da benimle gelse beraber yaşayacaklarımızı, kalsa orada yaşayacaklarını kazanacaktı. Ama her ikisini de yapmayıp tam yol ayrımında bekleseydi, sadece bekleyecekti. Hangisinin daha iyi bir fırsat, hangisinin daha iyi bir ihtimal olduğuna bir türlü karar veremediği için bekleyen ya da o kavşakta ayak üstü sevişenler gibi... Ya şunu kaçırırsam diye her gün sevişip aslında kimseyle gerçekten sevişmeyen, sevişmeleri asla kovalarını doldurmayanlar gibi... Herkesin, herkesin içine girdiğini sanırken; kimsenin, kimsenin içine girmediği giremediği o bomboş sevişmeler gibi. Yolların çokluğundan kararsız kalıp oradan dönme özgürlüklerini görmedikleri için korkarak kavşakta bekleyen, seçecekleri bir yolda görecekleri binlerce güzelliği kaçıran ya da o yolun devamındaki binlerce yeni ihtimali ıskalayanlar gibi... O 'ıssız' denen korkak 'adam'lar ve o korkak kadınlar gibi... Kedi, beni tercih etmese de Öte ismini hak etti...
storytel:00:16:12sn
333 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.