Merhabalar, bugün Molière'den okuduğum ikinci kitapla, bir tiyatro eseri olan "Kibarlık Budalası" ile geldim. Beni az çok tanıyan herkes tiyatro oyunu okumayı çok sevdiğimi bilir. Özellikle bu konuda Molière, Shakespeare, Sophokles, Çehov gibi isimleri gerçekten çok başarılı buluyorum. Oyunumuza dönersek öncesinde bu oyunun yazılma amacını anlatmak istiyorum. :D Rivayete göre;1669 yılında Sultan IV. Mehmet Fransa'ya elçi olarak Süleyman Ağa'yı gönderir. Süleyman Ağa, Paris'te gerçekten çok güzel bir şekilde karşılanır. Fakat kendi saraylarının, Fransız sarayından çok daha güzel olduğunu ima eder ve karşılamalara dudak büker. :)) Fransa Kralı XIV. Louis, bu ilgisizliğin intikamını almak için Molière'den gülünç bir Türk balesi ve oyunu yazmasını ister. Beş perdelik oyunun ilk üç perdesi Molière'in tipik toplumsal taşlamalarından oluşur. Son iki perde ise kralın özel isteğinin yerine getirilmesiyle bir tuluata yani doğaçlamaya dönüşür. :D
Oyunun konusu ise kısaca şöyle; burjuva sınıfından fakat oldukça cahil olan Mösyö Jourdain, asilzade sınıfına geçmek için var gücüyle çabalar. Dersler alır. Evli olduğu halde asilzade bir kadını baştan çıkarmaya çalışır. Kızını da yine, asilzade sınıfından biriyle evlendirme çabasındadır. Mösyö Jourdain'in kızına aşık olan Cléonte ise asilzade olmadığı için, kılık değiştirip bir Türk sultanının oğlu olduğunu söyleyerek onunla evlenmek ister.
Hep tebessüm ederek okuyup, birkaç saat içinde bitirebileceğiniz bu tiyatro oyununu meraklılarına, Molière sevenlere öneririm. Sanatla, kitapla ve sevgiyle kalın.
Kibarlık Budalası