Ara sıra onun ellerinden işi kayarak dizlerinin üzerine düşer, gözler kocasına çevrilir, uzun uzun ona bakar, sonra, böyle uzak durmak istemeyerek, kendisini mağlup eden bir sokulganlık ihtiyacıyla bir gölge kadar hafif, yanına gider, oturur, elini uzatarak onu bu derece meşgul eden sahifenin üzerine kapar ce başını hemen oraya, kitabın yanına koyarak: “Biraz da ben!” demek isteyen bir vaziyetle durur, bütün korkularının teminlerini onun bir busesinden beklerdi.