Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rab Azze ve Celle'nin Sıfatları

Kitabu't Tevhid

İbn Huzeyme

Kitabu't Tevhid Hakkında

Kitabu't Tevhid konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Bundan sonra; Ben bundan önce içerisine kelâm cinsinden bir şeyler karışmış olan kitaplar tasnif etmekle uğraşmayı doğru bulmuyordum. Bundan önce genellikle İslâm’a intisap eden birçok kimsenin inkâr ettiği yürürlükte olan kaderler hakkında ve Allah (azze ve celle)’nin ta’tîl ehlinin nefyedip iman etmediği sıfatları hakkında kelâm içermeyen fıkıh kitapları tasnif etmekle meşgûl idik. Gerek bu konularda gerekse fıkıhla ilgili olmayan diğer konularda kitap yazmıyorduk. Meclislerimizde bizimle münâzara yapan hevâ ehliyle aramda gerçekleşen kelâm cinsinden konuşmalarda hakkımızın muhâlifimizin bâtılına üstün gelmesinin, meclislerde ve münâzaralarda bulunan ashâbımın da buna şâhit olmalarının mezhebimizin doğruluğunu ve onların görüşlerinin bâtıllığını ispat için kitap yazmaya gerek bırakmadığını, bu konuda fazla şeyler yazmaktan müstağnî kıldığını düşünüyordum. Fakat Allah’ın kazâ buyurduğu, olmasını takdîr ettiği, kesin hükmüyle Levh-i Mahfûz’a olacağını yazdığı, hiç kimsenin kendisinden kaçamayacağı şey başımıza gelince; biz Allah’ın bize emânet etmiş olduğu bu ilmin ortaya çıkarılmasından, yayılmasından ve ilim arayanlara öğretilmesinden sakındırdık. Muattıla ve Kaderiyye/Mu’tezile gibi zeyğ ve dalâlet ehlinin meclislerine katılmaları olası olan bazı yeni ilim ve hadis talebelerinden, bu iki ilim hususunda onlardan bazılarını hak ve doğru sözden saptırıp yalana ve dalâlete sürüklemesinden endişe ettiğim bazı şeyler işitiyordum. Bunun üzerine bu iki ilmi (yani kader ve sıfat ilmini) bir araya getiren; kulların kesbinin meydana gelmesinden önce yazılmış kazâyı ve yürürlükte olan kaderleri isbât eden, ayrıca Yaratıcı Rahmân (celle ve alâ)’nın sıfatlarının tamamına imanı içeren bir kitap tasnîf etmeyi düşündüm. O sıfatlar ki Allah önünden ve arkasından kendisine bâtılın yaklaşamayacağı, Hakîm ve Hamîd tarafından indirilen muhkem tenzîlinde onların kendisinin sıfatı olduğunu söylemiştir. Yine O, Nebîmiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)’den adâlet sâhibi kimselerin nakliyle O’na (sallallâhu aleyhi ve sellem) ulaşan sâbit ve sahih isnadlarla rivâyet edilen sahih ve sâbit hadislerde (kendisini bu sıfatlarla vasfetmiştir). (Bu kitabı yazdık ki) bu kitabımıza bakan, Allah’ın kendisini hakkı ve doğruyu idrâk etmeye muvaffak kıldığı, kendisini sevdiği ve râzı olduğu şeylere muvaffak kılarak lütuflandırdığı kimse bu iki ilimde Ehl-i Âsâr’ın mezhebinin doğru olduğunu, şüpheleri ve dalâletleri içerisinde şaşkın şaşkın gezinip duran bidat ve hevâ ehlinin mezhebinin ise bâtıl olduğunu görsün. Benim güvenim yalnız Allah’adır. Yalnız O’ndan hidâyeti talep ederim. Güç ve kuvvet ancak Aliyy ve Azîm olan Allah iledir.
Çevirmen:
Mustafa Özenli
Mustafa Özenli
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 17 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 606Basım Tarihi: Eylül 2019Yayınevi: Nesaim Yayınları
ISBN: 9786058055773Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 70.4
Erkek% 29.6
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İbn Huzeyme
İbn HuzeymeYazar · 2 kitap
Safer 223’te (Ocak 838) Nîşâbur’da doğdu ve ilk tahsiline burada başladı. İshak b. Râhûye’den hadis dinlediyse de bu sırada yaşı küçük olduğu için sonraları kendisinden rivayette bulunmadı. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledikten sonra tahsilini ilerletmek ve özellikle Kuteybe b. Saîd’den hadis dinlemek için yola çıktı, ancak Merv’e ulaştığında Kuteybe’nin ölüm haberini aldı (240/854). Bağdat, Rey, Cürcân, Şam, Basra, Kûfe, Kahire ve Vâsıt gibi ilim merkezlerini dolaşarak pek çok hocadan istifade etti. 291’de (904) Nîşâbur’da ölen hocası Muhammed b. İbrâhim el-Bûşencî’nin cenaze namazını kıldırdığına (DİA, VI, 476) ve Receb 300’de (Şubat 913) Cürcân’da bulunup hadis rivayet ettiğine (Sehmî, s. 456) bakılacak olursa İbn Huzeyme’nin ilim yolculuğunu zaman zaman keserek bir süre memleketine döndüğü, ardından tekrar seyahate devam ettiği anlaşılır. Ali b. Hucr, Bekkâr b. Kuteybe, Osman b. Saîd ed-Dârimî, Ebû Abdullah İbn Abdülhakem, İbn Ebü’d-Dünyâ, Ahmed b. Menî‘, Bündâr lakabıyla tanınan Muhammed b. Beşşâr, Eşec el-Kindî, Zühlî ve Za‘ferânî ile Şâfiî fıkhını öğrendiği Müzenî gibi âlimler İbn Huzeyme’nin hocalarından bazılarıdır. Ṣaḥîḥayn’da kendisinden rivayette bulunmayan Buhârî ve Müslim ile İbn Hibbân el-Büstî, Kitâbü’l-Cihâd’ını rivayet etmesi için mektupla icâzet verdiği İbn Sâid el-Hâşimî (Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIV, 370-371), Degūlî, Ebû Ali en-Nîsâbûrî, Da‘lec b. Ahmed, Hâkim el-Kebîr, İbn Adî ve İbn Mihrân en-Nîsâbûrî İbn Huzeyme’nin tanınmış talebeleridir. Aynı zamanda hocası olan Rebî‘ b. Süleyman el-Murâdî ile Nîşâbur’da kendisinden en son rivayette bulunan torunu Ebû Tâhir Muhammed b. Fazl da (Ebû Ya‘lâ el-Halîlî, III, 832) İbn Huzeyme’den faydalananlar arasındadır. “İmâmü’l-eimme” diye anılan İbn Huzeyme 2 Zilkade 311’de (11 Şubat 924) Nîşâbur’da vefat etti ve evinin bir odasında defnedildi (Muhammed İbrâhim eş-Şeybânî, II, 880). İbn Huzeyme’nin ilminin genişliğiyle darbımesel haline geldiği, sünnetle ilgili bütün bilgileri ve ayrıca 70.000 hadisi ezberlemiş olduğu kaydedilmektedir (Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIV, 365, 372). Torunu Muhammed b. Fazl’dan nakledildiğine göre dünya malına değer vermeyen ve zâhidâne bir hayat yaşayan İbn Huzeyme eline geçen her şeyi ilim ehline dağıtır, davet ettiği herkese ziyafet verirdi (Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, II, 725; Sübkî, III, 119). İbn Huzeyme’nin yöneticilerle ilişkilerinde tavizsiz olduğu belirtilmiş, kendisini ziyaret eden Emîr İsmâil b. Ahmed es-Sâmânî’nin babasından duyduğunu söylediği bir hadisi okurken senedinde yaptığı hatayı düzeltmesi onun cesaretiyle yorumlanmıştır (Sübkî, III, 111). İbn Ebû Hâtim’e, cerh ve ta‘dîl ilminde önemli bir yere sahip olan İbn Huzeyme hakkında ne düşündüğü sorulduğunda İbn Ebû Hâtim, onun bu konularda kendisine uyulması gereken bir imam olduğunu söylemiş, asıl kendisi hakkında onun fikrinin sorulması gerektiğini belirtmiştir. Şâfiî mezhebini ve Selef akîdesini benimseyen İbn Huzeyme, önceleri kelâmî konulardan hoşlanmadığını ve bu sahaya girmek istemediğini, ancak hadis öğrencilerini Cehmî ve Mu‘tezilî görüşlere karşı korumak amacıyla Kitâbü’t-Tevḥîd’i kaleme aldığını söylemiş ([nşr. M. Halîl Herrâs], s. 4-5), Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatlarını te’vil ve teşbihe gerek duymaksızın kendisinin bildirdiği şekilde kabul etmek gerektiğini ifade etmiştir. İsrâ ve mi‘racla ilgili haberleri sıraladıktan sonra bunun aynıyla gerçekleştiğini, Allah’ın yedinci kat semanın üzerinde bulunduğunu, Kur’an’ın mahlûk olmadığını, mahlûk olduğunu söyleyenin kâfir sayılacağını belirtmiştir (a.g.e., neşredenin girişi, s. c). Esmâ ve sıfatlar konusundaki tâvizsiz Selefî yaklaşımı sebebiyle tenkit edilmiş olan İbn Huzeyme’yi Fahreddin er-Râzî “ifadesi bozuk, anlayışı kıt bir kimse” olarak nitelendirmiş, Kitâbü’t-Tevḥîd’ini de “Kitâbü’ş-Şirk” olarak adlandırmıştır (Mefâtîḥu’l-ġayb, XXVII, 130-131). Eserleri. Hâkim en-Nîsâbûrî İbn Huzeyme’nin kitaplarının sayısının 140’ı bulduğunu, çeşitli meselelere dair 100 civarında da cüzünün mevcut olduğunu söylemektedir. Muhammed Mustafa el-A‘zamî, bu eserleri sıralayıp (eṣ-Ṣaḥîḥ, neşredenin girişi, I, 12-14) bunların müstakil birer kitap mı, yoksa eṣ-Ṣaḥîḥ’in veya bir özetini oluşturduğu diğer bir eserin bölümleri mi olduğu hususunda tereddütler bulunduğunu belirttikten sonra bu başlıkların câmi‘ türü kitapların muhtevasına uygun düşmesi bakımından bir kısmını bir eserin bölümleri, bazılarını da müstakil eserler olarak kabul etmek gerektiğini söylemektedir.