“Letaifden olarak gazetenin birisine şöyle bir fıkra yazılmıştı:
-Matmazel, ne kadar çok kitaplarınız var. Şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem.
-Âh kardeşçiğim, bu kitaplar hep şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem, diyerek alınmıştır!!”
-Matmazel, ne kadar çok kitaplarınız var. Şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem.
- Âh kardeşçiğim, bu kitaplar hep şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem, diyerek alınmıştır!!
-Matmazel, ne kadar çok kitaplarınız var. Şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem.
-Âh kardeşçiğim, bu kitaplar hep şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem, diyerek alınmıştır!!
Kitap sahifelerine rakam koymak bahsine gelince: Avrupa’da tıbâatın bidâyet-i ibdaında sahife numaraları koymak adet değildi. Bu hizmeti, kitabı alanlara yükletirler idi.
Yazma kitaplarımızda ise rakam koymak adet değil idi. Sahifelerin cilde yakın kenarına gelecek sahifenin ilk kelimesi yazılır idi.
Kitap, kendisine bilme kabiliyeti verilmiş olan insanın bilgiye ulaşma vasıtasıdır. Yeryüzünde bulunuşumuzun sebebi, bu sûretle aşikâr olur. Bu yüzden, insanın Kitap' la olan münasebeti, Allah' a yönelişin ve ona kulluğun bir tezahürüdür. Bu tezahür, insanın bilme çabasının sonucu olarak, öğrendiklerini kalem ile kelama dönüştürmesini de ihtiva eder. Böylece ilahî kitaba bağlı insan tarafından telif edilen kitaplar ortaya çıkmıştır. Bu, insan ve kitap arasındaki münasebetin sahih olan yönünü ifade etmektedir. Bütün insanlar iyi olmadığı için bütün kitaplar da iyi değildir.
İbtida mabed duvarlarına, dikili taşlara, hasıl olan müesseri hakk etmek arzu edildi, bu sebeple “hatt-ı berbaî” denilen “hiyeroglif” in esası olmak üzere, pek tabii olarak tasvir ve tersîm-i merâma başlandı.
Sesli ve sessiz harflerin nasıl ortaya çıktığına dair:
Esasta, bir işaret müteaddid mefhumlar iraesine tahsis edildiğinden hemen her satırda birbirine müşabih, bir çok kelimeler, görülmeye ve bunlardan her birisinin hangi sedayı ima ettiğini bulmak için uzun uzadıya düşünmeye ihtiyaç görüldü. Bu sebeple kıraatte müşkilat baş gösterdi. Buna çare olmak üzere, birçok sedalara delalet eden işaretlere bir takım “sâmit” ve “alametler” ilave edildi. Bu suretle hangi işaretlerin “sâmit” ve hangisinin “müsavvit” olduğunu tayin etmek güçlüğü çıktı.