Herkes,
kendi ömrünün dikenlerinde açmış çiçeklerin
kelebekleriydi biraz:
anlaşılmaz derecede
anlaşılmak için çırpınan:
çırpındıkça
kendi yemişine yem olan...
Candan çok cansızlık, yandan çok yansızlık, inançtan çok inançsızlık, yüzden çok yüzsüzlük, düşten çok düşsüzlük geçerliydi. Kanlı hücreler unutulmuş, başkaldırı küçümsenir olmuştu...