Kız Kulesi'ndeki Kızılderili kitaplarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili sözleri ve alıntılarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili yazarlarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marlon Brando, Kızılderililerin direnişine destek veren sanatçıların başında gelir. Anılarını derlediği Annemin Öğrettiği Şarkılar adlı kitabında şunları yazmıştır: "İnsanlar çoğunun, bu ülkenin, onun asıl sahipleri olan Kızılderililerden çalındığı, bu insanların milyonlarcasının ülkelerini çalanlar tarafından öldürüldüğü gerçeğini ciddiye almamasını hiç, ama hiç anlayamıyorum."
Oscar ödül töreni için salonu dolduranlar, 1972'de çevrilen The Godfather (Baba) filmindeki rolünden dolayı en iyi oyuncu ödülünü kazanan Marlon Brando'yu alkışlamak üzere beklemektedirler... Ama karşılarında bir Kızılderili kadını bulurlar. Kızılderililere tarih boyunca yapılan ve de devam eden haksızlıkları protesto eden Brando, ödülü reddetmiş ve törene hazırlamış olduğu bildiriyi okumak üzere "Küçük Tüy"ü göndermiştir.
İngiliz denizci Kaptan James Cook, 18. yüzyılda Avustralya Kıtasına adım attığında daha önce hiç görmediği bir hayvanla karşılaşır. Yanındaki yerliye hayvanın adını sorunca "Kanguru" yanıtını alır. Böylelikle, arka ayaklar üstünde sıçrayarak yol alan, yavrularını karnındaki kesesinde taşıyan ve kızdırılmadığı sürece son derece uysal olan hayvan o günden sonra "Kanguru" adıyla anılır.
1778'de, Sandwich Adalarında bir yerli tarafından öldürülen James Cook'un, "Bu hayvanın adı ne?" diye sorduğu yerli tarafından da sevildiği söylenemez. Çünkü, Kanguru sözcüğünün Avustralya yerlileri dilindeki gerçek anlamı şudur: "Bilmiyorum!.."
Bizden sevgiyle alabileceğiniz şeylere niçin zorla sahip olmaya kalkıyorsunuz?
Size yiyecek veren bizleri neden yok edersiniz ki? Her şeyimizi saklayıp ormana kaçabiliriz. Böyle bir durumda eziyet edecek yalnızca kendi adamlarınız kalır. Kıskançlığınızın nedeni nedir? Kılıçlarla, silahlarla bir düşmanı işgal etmek için gelmeyip, dostça geldiğinizde bizi silahsız ve isteklerinizi karşılar durumda buluyorsunuz. Bütün İngilizlerden kaçıp durmaktan, soğukta ormanda yaşamaktan, bitki kökleri ve çöp yemekten, av hayvanı gibi kaçmaktan, dinlenememekten, aç kalmak ve uyuyamamaktansa iyi yiyecek yemenin, rahat rahat uyumanın, karım ve çocuklarımla birlikte uyumanın, gülebilmenin ve İngilizler ile mutlu bir şekilde yaşamanın daha iyi olduğunu bilmeyecek kadar ilkel değilim.