Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kız Kulesi'ndeki Kızılderili

Sunay Akın

Kız Kulesi'ndeki Kızılderili Gönderileri

Kız Kulesi'ndeki Kızılderili kitaplarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili sözleri ve alıntılarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili yazarlarını, Kız Kulesi'ndeki Kızılderili yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eduardo Galeano, Walt Disney'in çizgi filmlerini şöyle tanımlar: Kapitalizmin hayvanat bahçesi.
Reklam
182 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kız Kulesi'ndeki Kızılderili
" Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir" şeklindeki Kızılderili Atasözü ile başlayan kitap, Avrupa' dan Amerika' ya uzanan vahşet, savaş, düşmanlık ve ırkçılığın cesur ifadesi niteliğinde. Kızılderililerin uğradığı zulmü ve soykırımı anlatmasının yanı sıra kültürel ve tarihi pek çok bilgiyi edinebileceğiniz içeriğe de sahip. Türkiye' de ve dünyada basın ve medya yoluyla gizlenenleri, algı oyunlarını da Kızılderili örneği üzerinden inceleyen yazar bu konuda da aydınlatıcı bir bakış açısı sunuyor. Kitabı beğendim. Tavsiye edebileceğim bir kitap
Kız Kulesi'ndeki Kızılderili
Kız Kulesi'ndeki KızılderiliSunay Akın · Çınar Yayınları · 20001,372 okunma
Yolculuk başlamaz yürek çağırmasa akıl yorulabilir, yılabilir, ama yüreğin sırtı gelmez yere.
Ve "dünyada insan sağlığına zararlı bir yer varsa, o da, Amerika'dır"
"Tarih kitaplarında Kolomb'un Amerika'yı bulduğu öğretiliyor. Kızılderililer Amerika'yı kaybettiklerine inanıyorlar mı?"...
Reklam
Charlie Chaplin'in "Şarlo Diktatör" filminden: "Askerler, bu vahşi adamlara adamayın kendinizi. Sizi hor görüyor, size köle gözüyle bakıyor, hayatınızla oynuyorlar. Davranışlarınıza, düşüncelerinize, duygularınıza hükmetmeye kalkıyorlar. Sizi hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp, aç bırakıp topun ağzına sürüyorlar. Doğaya aykırı olan bu adamlara teslim etmeyin kendinizi. Bu makine gibi duygusuz, makineleşmiş adamlara! Sizler birer makine değilsiniz! Sizler birer hayvan değilsiniz! Yüreğinizde insan sevgisi taşıyorsunuz! Nefrete kapılmayın. Ancak sevilmeyen kişiler nefret eder. Sevilmeyenler ve anormal olanlar. Askerler, kölelik uğruna dövüşmeyin. Özgürlük için dövüşün!"
Zaman ilerledikçe Kızılderililerin kafa derilerine ödül koyma alışkanlığı yaygınlaşır. Amerika'nın gerçek sahipleri hastalık, açlık, sürgün, tecavüz, işkence dışında beyaz adamdan yeni bir şey öğrenirler: Kafa derisi yüzme!..
Sonkaresi gibi Red Kit'in batan güneşe doğru sürerken atımı gitme kal, demeni bekliyorum ama yalnızca rüzgâr çekiştiriyor atkımı
"İnsan Dediğin" Neymiş ırk dediğin senin kardeşim Neymiş beş kıtada birbirine vurdurulan Düşün şöyle Kadıköy'de bir kahvede Şiir soluyan ipek yürekli bir şairle New York’ta 7. Caddede Bir değil mi renginden kovuşturulan Tevif Akdağ
Reklam
Yaşlandım artık, Bunca yıl yaşadım, Çok şeyler öğrendim ama Dört bilmeceyi çözemiyorum. Biri güneşin çıktığı yer, Biri ayın ne idüğü, Biri kadınların kafası, Biri de insanlarda bunca bit. (Eskimo Şiiri)
"Çünkü karanlıkta baş başayken daha çok hayal kurabiliyoruz."
Oldukça tanıdık
Kızılderili reisi Algiysi'nin (Kırmızı Çeke)işgalci beyazlara sözleri :"Atalarınız bizden küçük bir toprak parçası istedi. Onlara acıdığımız için dileklerini geri çevirmedik. Aramızda yer aldılar. Onlara mısır ve et verdik. Onlar buna karşılık bize zehir (içki) sundular. Beyazlar bir kez memleketimizi tanıyınca, hemen sağa sola haber saldılar. Yeni yeni insanlar geldi. Biz onların dostça geldiğini sandığımızdan hiç korkmadık. Çünkü bize kardeşim diye sesleniyorlardı. Sözlerine inandık. Bu kez onlara daha geniş bir yer verdik. Kısa zamanda sayıları arttı. Daha çok toprak istemeye başladılar. Sonunda bütün yurdumuzu istediler. Gözlerimiz açıldı. Savaşlar oldu. Beyazlar bizimle savaştırmak için içlerinden kimilerine paralar verdi. Halkımızın büyük bir çoğunluğu öldürüldü. Beyazlar bizi içkiye de alıştırdılar. İçki yüzünden de binlerce Kızılderili kırılıp gitti. Kardeşlerim, eskiden bizim topraklarımız çok genişti. Sizinkiler ise çok küçük. Şimdilerde ise siz, büyük bir ulus oldunuz. Bize yatağımızı serecek kadar bile bir toprak parçasını çok görüyorsunuz."
İdam cezasına çarptırılan Thomas More, 1535 yılının 6 Temmuz günü kafası kopartılarak öldürülür. Çıkacağı idam sehpasının yıkılacak gibi olduğunu gördüğünde yanındakilere alaycı bir şekilde seslenir: "Rica ederim, siz beni şuraya sağ salim bir çıkarın hele; inerken durumu nasıl olsa idare ederim!.." Gözlerini cellâda bağlatmayıp bu işi kendisi yapan Utopia'nın yazarı başını kütüğe koyduktan sonra sakalını özenle düzeltip son sözünü söyler: "Ne de olsa sakalım vatana ihanet etmedi. O da benimle birlikte idam edilmesin." Birçok dilde yayınlanan Utopia İngilizceye Thomas More'un ölümünden 16 yıl sonra, 1551'de çevrilir!
"Utopialılar savaştan da vuruşmadan da pek hayvanca bir şey diye tiksinir, iğrenirler. Kaldı ki, bu işi insanların yaptığı kadar hiçbir hayvan yapmaz. Bütün öteki ulusların tersine, savaşta kazanılan şerefli şerefsizliğin ta kendisi sayarlar." Thomas More
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.