Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cinsellik ve İnsan Doğasının Evrimi

Kızıl Kraliçe

Matt Ridley

Kızıl Kraliçe Gönderileri

Kızıl Kraliçe kitaplarını, Kızıl Kraliçe sözleri ve alıntılarını, Kızıl Kraliçe yazarlarını, Kızıl Kraliçe yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Genel bir ifadeyle erkekler daha az yatırım yapar ve daha çok eş ararlarken, dişiler daha çok yatırım yapıp daha kaliteli eşler ararlar.
Sadece erkek çocuk sahibi olmayı seçen bir bireyin başkalarına hiçbir zararı dokunmaz. Fakat eğer herkes erkek çocuk sahibi olmak isterse, ceremesini de herkes çeker. Tecavüzün, kanunsuzluğun ve genel bir altta kalanın canı çıksın zihniyetinin egemen olduğu bir toplumdan tutun da güçlü ve nüfuzlu mevkilerde erkeklerin hâkimiyetinin daha da artmasına kadar bir dizi berbat öngörüde bulunabilir. En basitinden cinsel hüsran birçok erkeğin yazgısı haline gelir.
Reklam
Dünya sürekli başladığı yere geri dönmektedir; değişim mevcuttur fakat ilerleme söz konusu değildir.
Evrim bir amaç değil, sorun çözmeye yarayan bir araçtır.
Sayfa 44 - YKYKitabı okuyor
Bizler idrak gücümüzü günlük hayattaki sorunları çözmek için değil diğer insanları zeka marifetiyle alt etmek için kullanırız. İnsanları aldatmak, yalanı tespit etmek, insanların güdülerini anlamak, onları istediğimiz gibi kullanıp yönlendirmek - zeka bu durumlar için kullanılır. Dolayısıyla önemli olan ne kadar akıllı ve becerikli olduğunuz değil, diğer insanlardan ne kadar akıllı ve becerikli olduğunuzdur.
Başarılı evlilikler işbirliği öne çıkabilsin diye ödedik­leri bedeli müşterek faydaların altına süpürür; başarısız evlilik­ler bunu yapmaz.
Sayfa 31 - YKYKitabı okuyor
Reklam
Cinsellik bireyler arasındaki farkların nedenidir fakat bu farkların türün ortak özelliklerinden, fazla sapmamasını da teminat altına alır.
Sayfa 23 - YKYKitabı okuyor
İnsan cinselliğinin nasıl evrim geçirdiğini kavramadan da doğası­nın nasıl evrim geçirdiğini anlamak mümkün değildir. Zira ev­rimimizin asıl teması cinselliktir.
Bu durumda, cinsiyet, iki ebeveynin sitoplazmik genleri arasın- daki çekişmeyi çözüme kavuşturmak için icat edildi. Böylesine bir çekişmenin yavruyu yok etmesine göz yummaktansa, akıl- lıca bir anlaşmaya varılır: Tüm sitoplazmik genler anneden ge- lir, babadan asla gelmez. Bu babanın gametlerini küçülttüğün- den, yumurtaya daha kolay ulaşabilmek için gametler sayıca çok daha fazla ve hareketli olma konusunda uzmanlaşabilmiş- lerdir. Cinsiyet anti-sosyal bir alışkanlığa karşı üretilmiş bürok- ratik bir çözümdür.
Hakikaten de, üreme ve hayatta kalma birbiriyle çatıştığında, üreme öncelik- li hale gelir. Örneğin som balığı ürerken açlıktan ölür. Ve eşey- li canlılarda üreme, uygun bir eş bulma ve onu bir miktar geni- ni elden çıkarmaya ikna etmekten ibarettir. Bu amaç yaşam için o denli önemlidir ki, salt bedenin değil, aynı zamanda zihnin ta- sarımına da tesir etmiştir. Daha basit ifade etmek gerekirse, üre- me başarısını artıracak herhangi bir şey, bu başarıya katkıda bu- lunmayan herhangi bir şey pahasına -varlığını sürdürmeye kar- şı bir tehdit oluştursa da- yayılacaktır.
Reklam
Neden cinsellik? Elbette insan doğasının, üzerinde bu ka- dar çok durulmuş, külfetli ve üremeye dayalı bu meşgalenin dı- şında da özellikleri vardır. Doğru, ama insanoğlu üremek üzere tasarlanmıştır; geriye kalan her şey amaç değil araçtır. İnsanlar varlığını sürdürme, yemek yeme, düşünme, konuşma ve benze- ri eğilimleri kalıtım yoluyla edinirler. Fakat hepsinden öte, kalıt- sal miraslarında üreme eğilimi vardır. Önceki nesillerde üremiş olanlar karakteristik özelliklerini yeni nesillerine aktarmışlar- dır; kısır olanlar ise aktarmamıştır. Dolayısıyla, bir insanın başa- rılı bir şekilde üreme şansını artıran herhangi bir şey geri kalan her şey pahasına bir sonraki nesle aktarılır. Nihai üreme başarı- sına katkıda bulunmasından ötürü, doğamızdaki her şeyin, bu şekilde itinayla "seçildiğini" kesinlikle ileri sürebiliriz. Bu kulağa aşırı kibirli bir iddia gibi geliyor. Adeta özgür ira- deyi inkâr ediyor, bakir kalmayı seçenleri görmezlikten geliyor ve insanları sadece üreme eğilimli, programlanmış robotlar ola- rak resmediyor. Mozart ve Shakespeare'in salt cinsel dürtülerle harekete geçtiğini ima ediyor. Ancak, ben evrim dışında insan doğasının gelişebileceği başka bir yol bilmiyorum
Yaşam Sisyphusvari bir yarıştır. Bitiş çizgisine doğru ne kadar hızlı koşsanız da varacağınız nokta yalnızca bir sonraki yarışın başlangıcıdır.
Sayfa 210
Gerçekten de, beş du­yunun her biri ve daha fazlası için "tavuskuşlarının kuyrukla­rı" türünden görkemli gösterilerin bir listesini çıkarmak müm­kündür. Görme duyusu için tavuskuşunun kuyruğu, işitme du­yusu için bülbülün şakıması, koku alma duyusu için misk ge­yiğinin kokusu, tat alma duyusu için güvelerin feromonları; dokunma duyusu için bazı böceklerin penislerinin "morfolojik coşkusu"; hatta altıncı his için bazı çarpan balıkların yay­dıkları ayrıntılı elektrik sinyalleri. Her bir tür, dişilerinin algıla­makta en başarılı olduğu duyulardan yararlanmayı tercih eder. Bu, bir anlamda, Darwin'in ilk baştaki fikrine dönmek demek­tir; Nedeni ne olursa olsun, dişilerin estetik duyuları vardır ve bu duyular erkeklerin süslerini şekillendirir.
Afrika bozkırlarında yaşayan bir ceylan çitalara yem olmamak için çaba gösterir ama aynı zamanda bir çita saldırıya geçtiğinde diğer ceylanlardan daha hızlı koşmak için de çaba gösterir. Ceylan için önemli olan çitalardan değil diğer ceylanlardan hızlı olmaktır. (Arkadaşıyla birlikte bir ayının saldırısına uğrayınca koşarak kaçan bir felsefeciye dair eski bir mesel vardır. Mantık yürüten arkadaşı "Faydası yok. Asla bir ayıdan daha hızlı koşamazsın" der. Felsefeci ise "Ayıdan daha hızlı koşmak zorunda değilim ki" diye cevap verir, "Senden hızlı koşmam yeterli."
Sayfa 46
Bir altıncı his, çelişir diğer beşiyle; Ve güvenir mantığına içgüdüdense, çünkü mantık bir kere yanılsada doğrudur elli kere. John Wilmott, Rochester Kontu
202 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.