Düşünce içinde geriye doğru seyahat ettim -ben gittikçe, düşünce umutsuzca incelip azalıyordu- ve uzak bölgelerde el yordamıyla bir çıkış yolu aradım, ama sonunda anladım ki, zaman hapishanesi küreseldir ve buradan kaçış yoktur.
-Beşik bir uçurumun üzerinde sallanır ve sağduyumuz bize, varoluşumuzun iki ebedi karanlık arasındaki kısa bir ışık çakmasından başka bir şey olmadığını söyler.
Bir edebiyat lezzeti daha.
Konuş hafıza.
Nabokov'un başlarda zor gibi görünen ama ilerledikçe insanı içine çeken eseri , yazarın hatırlama , düşünme çerçevesinde kaleme aldığı otobiyografi harikası.
Otobiyografi okumaktan keyif alanlar için mükemmel bir okuma yolculuğu. Sanki bir resim çalışmasını hatta bir tabloyu izliyor , düşünüyor ve aynı zamanda hatıralarınız arasında gidip geliyorsunuz.
Kendine özgü diliyle , kelime oyunlarıyla hem hatırlamaya çalışmış hem yazmış. Yazarken düşünmüş , düşünürken yazmış.
Zaman algısından bağımsız anılar sadece kaleme dökülmemiş adeta yeniden yaşanmış.
Yazarın eseri kaleme alırken farkına vardığı hayat ,kimi hafızasının ona anlattıklarıyla örtüşmüş , kimi hayrete düşürmüş.
Tarihi olayları detaylandırırken kullandığı anlatım şekli okuma serüvenine ayrı bir tat katmış.
Sözün özü , her birimizin zaman zaman bir hayal gibi zihnimizin içinde dolaşan çocukluk gençlik hatıralarımız gibi , Nabokov'un hatıraları bu eserde hayal olmaktan çıkıp dile gelmiş.Yani nabokov o kayıp dünyayı yeniden keşfetmiş ve baştan yaratmış.
Kim bilir , belki de tamamen silinmesin diye...
"Zaman hapishanesi küreseldir ve buradan kaçış yoktur."
Ben bundan fazlasını gördüm. Kendi gözlerimin içine bakarak, orada her zamanki Ben’in yansımalarından ötesini, buharlaşmış bir kimliğin parçacıklarını bulmanın şok ediciliğini hissettim...