Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Köpüklenen Gök

Miklos Radnoti

Köpüklenen Gök Gönderileri

Köpüklenen Gök kitaplarını, Köpüklenen Gök sözleri ve alıntılarını, Köpüklenen Gök yazarlarını, Köpüklenen Gök yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni bir savaşa döndü dünya, aç bulutlar kemiriyor gökyüzünün çivit mavisini, ve bastıran kurşunilikte hissediyorsun hıçkıran genç karının ürkek elini.
Savaş Günlüğü Pazartesi akşamı
Diken üstündesin her daim, çalışırken bile eğreti. Ve sanki bir balçık denizinde yaşar gibi yavaş, becerikli elindeki kalemin, ve ruhun dipsiz kederin de dibi.
Savaş Günlüğü Pazartesi akşamı
Reklam
Rüyalarında bazen kırları görüyorsun, şiirin oradan beslendi, ve onun özgür dokusu seninle hep, ve sabah uyandığında burnunda hala kokusu.
Savaş Günlüğü Pazartesi akşamı
Endişeli sabahlar ve korkunç geceler arasında savaşın dehşetiyle geçti yarı ömrün, ve işte şimdi de sana doğrultulan süngünün hedefinde göğsün.
Savaş Günlüğü Pazartesi akşamı
Savaş Günlüğü Pazartesi akşamı
Dehşetin pençesini duyuyorsun yüreğinde ve bazen sadece uzaklardan gelen bir haber gibi dünya; çocukluğun artık sadece anılarda, tırmandığın yaşlı ağaçlarda.
İki gündür yağıyor böyle; pencereyi açar açmaz ışıldıyor karşıdan Paris'in damları bir bulut çörekleniyor masama yansıyor yüzümde ıslak bir parıltı. Evlerin üzerinden, olukların diplerinden sırılsıklam kurumlar yakarıyor bana. Ben ki yapışkan çamurlar, haberlerle kirlenmişim Oturmaktayım utanç duyarak bu alacakaranlıkta. Ey bizi kırbaçlayan kara kanatlı savaş! dehşetin geziyor sınır boylarında kimse ekmiyor öbür yanda, kimse biçmiyor. Yok artık, bağlarda devşiren parmaklar da. Yavru kuş şakımıyor, güneş yanıp tutuşmuyor - gökyüzünde, anneler çocuksuz bundan böyle. Yalnız senin kanlı ırmakların, İspanya köpüre köpüre akmakta. Yeni ordular doğacak ama, gerekirse yokluktan çılgın kasırgalar gibi ordular, yerin altından yaralanmış tarlalardan. Özgürlük! Senin geleceğine inliyor insanlık! Bu akşam vaktinde, sana ulaştırdılar şarkılarını. Ağır sözler ve ıslanmış bir yüzle yoksulluğu Paris'in söyledi sana bunları.
Reklam
Dün yağmur çiseliyordu ve önümüzde diz çökmüş bir insan gibi duran çalılıktan, çayırlığa iki sevdalı çıktı ve uzaklaşıp gittiler Çiçekler gibi açılmış dudaklarıyla. Bugünse yamaçtan bize doğru sürünen toplardır ve balçık içinde dönen tekerlekler. Miğferlerle örtülü alınlar Ve arkada kan ve ter kokuları bırakarak Yürüyen askerler. Kumral çocukluk! Çoktandır yoksun artık! Yaşlılıksa ulaşılmayacak kadar uzak! Dizlerine kadar kan içinde duruyor şair Söylediği her türküyü son türkü sayarak.
Ben bu dünyada insanın düştüğü bir zamanda yaşadım o kadar alçak ki zevk için öldürüyor, (...) sahte tanrılara tapıyordu hiçbir yanılsama olmaksızın ağzından köpükler akıyordu. Bir çağda bu dünyada yaşadım ihanetin onurlu bir jest olduğu..
Ayın ateşi de uykuda, sanki gökte soğuk metal madalya, ve usulca kalkıyor güz, yükseliyor parmaklarının ucunda.
Duruyorum burda, dibinde ağacın, yapraklarını öfkeyle hışırdatan. Sarkıyor bir dal. Yakalar mı yoksa? Ne güçsüz biriyim, ne korkan, yorgunum yalnız. Susuyorum. Ve dal sessizce karıştırıyor saçımı, çekingen.
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.