Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı

Caner Taslaman

Öne Çıkan Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı Gönderileri

Öne Çıkan Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı kitaplarını, öne çıkan Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı yazarlarını, öne çıkan Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
245 syf.
3/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Adnan Oktar'ın kediciklerinden Tülay Kumaşçı: <<Caner Taslaman uzun yıllar hocamız Adnan Oktar'ın yanındaydı...>> Taslaman'ı Habertürk Tv'de izlemeye zaten en fazla beş dakika tahammül edebiliyorum. Kitabını okurken de teşhisim şu oldu; 'çok şey biliyor gibi gözüken ama hiç bir şey anlamamış cahil'. Belki de "mankurtlaştırma" amaçlı yazıyordur. Kitapta Kuantum diye bir şey yok. Bunu geçelim, bir kere olsun Allah ismini kullanmıyor hep Tanrı. Bunu da geçelim, Tanrı diye bahseder ama 'full' beşeri (isterseniz felsefi diye okuyun) tanrı anlayışı üzerinden açıklıyor. Dinlerin, kutsal kitapların getirdiği tanrı anlayışının zerresi yok bu kitapta. Bunu da geçelim, sürekli din felsefesi der, işte tam burada benim gözümde Taslaman tastamam olur. Tülay Kumaşçının tweetine gerek yok, okurken "harun yahyacı" misyona hizmet ettiğine kendimce karar vermiştim zaten. Kitabın içeriğine değinmek istemiyorum ama sadece bir alıntıyla bitirmek istiyorum: "Diğer yandan hiçbir teist ve ateist yaklaşım, iradenin tam olarak ne olduğunu ve nasıl çalıştığını açıklayamamaktadır." Büyük bir yalan. Ayrıca tv'de Kur'an diyor, İslam diyor, bilim diyor. Please...
Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı
Kuantum Teorisi Felsefe Ve TanrıCaner Taslaman · İstanbul Yayınevi · 2007280 okunma
Newton fiziğindeki başarılar insan aklına güveni arttırmış ve bunun 'Aydınlanma'nın' oluşmasında da önemli bir rolü olmuştur. Newtoncu bilimin başarılarıyla beraber fizik bilimleri zirve noktasına gelmiştir ve fizik; biyolojiden felsefeye, tarihten sosyolojiye kadar hemen hemen tüm bilimler için bir model olarak gösterilmeye başlanmıştır. Bilime artan güvenin sonucunda, ateistler tarafından, bilimin, yeterli olduğu ve dinin yerini alması gerektiği gibi görüşler ifade edilmiştir; diğer yandan ise teistler, bilimsel veriler sayesinde artan bilgiyle teolojik görüşlerini temellendirmeye çalışarak doğal teolojiye yönelmişlerdir. Newton fiziği, teizm adına özellikle 'doğal teoloji' (natural theology) yaklaşımlarında kullanıldığı gibi, deizm ve ateizm adına da kullanılmıştır. Bu dönemden sonra bilim-din ilişkisi hem felsefe, hem de teoloji için daha önemli ve daha komplike bir konu haline gelmiştir. Newtoncu fizik, felsefe alanına çok önemli etkilerde bulunmuştur; bu fiziğin sebep olduğu yeni anlayış anlaşılmadan, Kant'ın antinomilerini neden oluşturduğu ve saf akıl açısından neden özgürlüğü mümkün görmediği ve Marks'ın neden tarih bilimini fiziğe benzetmeye çalıştığı gibi felsefe açısından önemli olan birçok husus hakkıyla anlaşılamaz.
Sayfa 36 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Reklam
George Berkeley, algılayan zihinlerden bağımsız olarak maddi cevherin var olduğunu inkar etmiştir.
Sayfa 52 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
Düşünce tarihindeki mikro seviyeye dair ilk görüşler felsefe alanından geldi. 2500 yıl kadar önce ilk çağ felsefinde ortaya konan Atomculuk, bu konuda bilinen ilk felsefi görüştür. Bir ontoloji kavramı olarak bu öğretiyi ilk olarak Leukippos'un geliştirdiği kabul edilmektedir. Sistematik olarak bu teoriyi ilk ortaya koyan kişinin ise Demokritos olduğu hususunda görüş birliği bulunmaktadır. Bu görüşe göre maddenin kendisinden oluştuğu, görünmeyen ve bölünemeyen en küçük birim olan atomlar, ezeli ve ebedidirler; var olan her şey boşluğa dağılmış olan atomlardan ibarettir. Sonsuz sayıdaki atomların birbirlerinden farklı büyüklük ve şekilleri vardır; maddi dünyadaki tüm farklı özellikler, atomlardaki bu farklılıklardan çıkarsanabilir.
Kelebek Etkisi' ismiyle meşhur olan bu yaklaşıma göre, Şam'da kanatlarım çırpan bir kelebeğin, İstanbul'da bir kasırgaya sebebiyet verebileceğini hatırlayalım. Sonuçta Tanrısal müdahaleyle Tanrı'nın tüm evreni kuşatan bilgisi birleştirilirse, bir kelebeğin yönünü değiştirecek kadar bir müdahale ile -kelebeğin zihnine kuantum seviyesinden yapılacak müdahalelerle bir yönlendirme yapılarak veya kuantum seviyesinde müdahalelerle bir hava akımı oluşturulup kelebeğin yönü değiştirilerek kutsal kitaplarda bahsedilen, bazı kavimlerin yok edilmesine sebebiyet verecek nitelikte bir kasırganın nasıl oluşturulduğu izah edilebilir.
Sayfa 156 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Bilimle dinin arasında bir çatışma olup olmadığıyla ilgili bir soruya verilmesi gerekli ilk cevap "Hangi din ve hangi bilimden bahsediyorsunuz" şeklinde bir soruyla olmalıdır.
Reklam
Dinler tarihin akışına karşı daha dirençlidir, diğer yandan bilimsel bilgi birikimseldir. Öyle ki günümüzün bir lise öğrencisi bile Galile'den daha iyi fiziği bildiğini iddia edebilir. Bilimlerdeki sürekli değişiklikler, değişmez hakikatlere değer veren dinlerin, bilimlere soğuk bakmasına sebep olabilir.
Bilimlerin verilerine olabildiğince temkinli yaklaşmak gerekmektedir, nitekim bu kitapta kuantum teorisinin belli bir yorumu tamamen benimsenmeden farklı yorumları gösterilmeye çalışıldı. Fakat hakikati arayan insanın bilimin de felsefenin de teolojinin de kapısını çaldığı unutulmamalıdır; bu alanların, yöntemleri ve birçok zaman objeleri olan konular farklı olsa da hakikate ulaşma ideali noktasında amaçlar ortaktır.
Baştan müdahale yaklaşımı
Kutsal metinlerde bahsedilen, peygamberleri inkar eden toplumların, doğal afetler aracılığıyla yok edilmelerini ele alalım: Buna göre Tanrı, daha 'baştan' peygamberlerinin inkar edileceğini ve zulme uğrayacağını bildiğinden, evrenin 'başlangıcında her şeyi öyle bir ayarlamıştır' ki; Big Bang başlangıcından 15 milyar yıl sonra, tam olarak peygamberlerin kavimlerini terk ettiği zamanda ve tam olarak zulüm yapan ve inkar eden toplumun olduğu bölgede, kasırga, deprem veya volkan patlaması gibi doğal afetlerle bu kavimleri cezalandırarak teist dinlerce mucize (ayet) kabul edilen olayları gerçekleştirmiştir.
Sayfa 151 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Einstein, Podolsky ve Rosen atom-altı dünyaya dair teorilerimizin eksik olduğunu savundular. Buna göre cehaletimiz belirsizliklerin sebebidir, kuantum teorisinin olasılıklarla ifade edilmesi, gerçek dünyaya olasılıkçı yasaların hakim olmasından kaynaklanmaz; gerçek dünyada olaylar, determinist yasalar çerçevesinde gerçekleşir. Bu görüşü paylaşan birçok kişi, atom-altı dünyayı -makro dünyayı olduğu gibi- determinist yasalar çerçevesinde betimleyecek matematiksel formüllerin bir gün bulunacağı beklentisindedirler.
190 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.