Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı

Caner Taslaman

Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı Sözleri ve Alıntıları

Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı sözleri ve alıntılarını, Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı kitap alıntılarını, Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Newton fiziğindeki başarılar insan aklına güveni arttırmış ve bunun 'Aydınlanma'nın' oluşmasında da önemli bir rolü olmuştur. Newtoncu bilimin başarılarıyla beraber fizik bilimleri zirve noktasına gelmiştir ve fizik; biyolojiden felsefeye, tarihten sosyolojiye kadar hemen hemen tüm bilimler için bir model olarak gösterilmeye başlanmıştır. Bilime artan güvenin sonucunda, ateistler tarafından, bilimin, yeterli olduğu ve dinin yerini alması gerektiği gibi görüşler ifade edilmiştir; diğer yandan ise teistler, bilimsel veriler sayesinde artan bilgiyle teolojik görüşlerini temellendirmeye çalışarak doğal teolojiye yönelmişlerdir. Newton fiziği, teizm adına özellikle 'doğal teoloji' (natural theology) yaklaşımlarında kullanıldığı gibi, deizm ve ateizm adına da kullanılmıştır. Bu dönemden sonra bilim-din ilişkisi hem felsefe, hem de teoloji için daha önemli ve daha komplike bir konu haline gelmiştir. Newtoncu fizik, felsefe alanına çok önemli etkilerde bulunmuştur; bu fiziğin sebep olduğu yeni anlayış anlaşılmadan, Kant'ın antinomilerini neden oluşturduğu ve saf akıl açısından neden özgürlüğü mümkün görmediği ve Marks'ın neden tarih bilimini fiziğe benzetmeye çalıştığı gibi felsefe açısından önemli olan birçok husus hakkıyla anlaşılamaz.
Sayfa 36 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
George Berkeley, algılayan zihinlerden bağımsız olarak maddi cevherin var olduğunu inkar etmiştir.
Sayfa 52 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
Reklam
Kelebek Etkisi' ismiyle meşhur olan bu yaklaşıma göre, Şam'da kanatlarım çırpan bir kelebeğin, İstanbul'da bir kasırgaya sebebiyet verebileceğini hatırlayalım. Sonuçta Tanrısal müdahaleyle Tanrı'nın tüm evreni kuşatan bilgisi birleştirilirse, bir kelebeğin yönünü değiştirecek kadar bir müdahale ile -kelebeğin zihnine kuantum seviyesinden yapılacak müdahalelerle bir yönlendirme yapılarak veya kuantum seviyesinde müdahalelerle bir hava akımı oluşturulup kelebeğin yönü değiştirilerek kutsal kitaplarda bahsedilen, bazı kavimlerin yok edilmesine sebebiyet verecek nitelikte bir kasırganın nasıl oluşturulduğu izah edilebilir.
Sayfa 156 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Baştan müdahale yaklaşımı
Kutsal metinlerde bahsedilen, peygamberleri inkar eden toplumların, doğal afetler aracılığıyla yok edilmelerini ele alalım: Buna göre Tanrı, daha 'baştan' peygamberlerinin inkar edileceğini ve zulme uğrayacağını bildiğinden, evrenin 'başlangıcında her şeyi öyle bir ayarlamıştır' ki; Big Bang başlangıcından 15 milyar yıl sonra, tam olarak peygamberlerin kavimlerini terk ettiği zamanda ve tam olarak zulüm yapan ve inkar eden toplumun olduğu bölgede, kasırga, deprem veya volkan patlaması gibi doğal afetlerle bu kavimleri cezalandırarak teist dinlerce mucize (ayet) kabul edilen olayları gerçekleştirmiştir.
Sayfa 151 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Newton, doğadaki düzenin, maddenin kendisinden kaynaklanmadığını; bazen doğrudan müdahaleyle, çoğunlukla ise doğa yasaları aracılığıyla bunu sağlayan ve evreni yaratan Tanrı'nın eseri olduğunu savundu.
Reklam
Einstein, Podolsky ve Rosen atom-altı dünyaya dair teorilerimizin eksik olduğunu savundular. Buna göre cehaletimiz belirsizliklerin sebebidir, kuantum teorisinin olasılıklarla ifade edilmesi, gerçek dünyaya olasılıkçı yasaların hakim olmasından kaynaklanmaz; gerçek dünyada olaylar, determinist yasalar çerçevesinde gerçekleşir. Bu görüşü paylaşan birçok kişi, atom-altı dünyayı -makro dünyayı olduğu gibi- determinist yasalar çerçevesinde betimleyecek matematiksel formüllerin bir gün bulunacağı beklentisindedirler.
Çıplak gözle görülemeyen maddenin mikro seviyesinden hareketle felsefi fikirler oluşturulmasından ancak binlerce yıl sonra mikro seviyeye ait bilimsel görüşler oluşmuştur.
İyilik ve Kötülük
Leibniz, Tanrı’nın kötülük ve iyilik arasında ideal dengeyi oluşturduğunu ve bu ideal denge için mümkün alemler içerisinden en uygununu yarattığını savunur....
Sayfa 172Kitabı okudu
Max Planck
Max Planck’ın 1900 yılında, radyasyonun, ‘kuanta’ denilen paketler halinde yayıldığını veya emildiğini göstermesi kuantum teorisine giden yolda ilk adım olarak kabul edilir.Bu Planck’a Nobel Ödülünü getirmiştir....
Reklam
Materyalist indirgemeci yaklaşımı savunanlar; insan zihnini beyne, beyni hücrelere, hücreleri kimyasal yapılara, kimyasal yapıları atomlara, atomları da proton gibi bileşenlerine indirgeyerek zihni açıklamayı umuyorlardı. Oysa bu teşebbüsün en alt basamaklarında atomun; hem elektron, proton gibi bileşenleriyle, hem de aynı yerde etkileşen parçalarla açıklanamadığı anlaşıldı. Atomun parçalarından fazlası olması ve atomdan ayrıldıklarında bu parçaların kilometrelerce uzaklıktan birbirlerini etkilemelerinin devam etmesi gibi olgular, bütünün kendine has yasaları olduğunu ifade eden 'zuhur etme' yaklaşımını savunanların beklediğinden de üst seviyede bir bütünselliği açığa çıkarmıştır.
EPR hayali deneylerini gerçek deney olarak gerçekleştiren Aspect ve arkadaşları; bütünün, parçaların toplamından fazla bir şey olduğunu, bütünü parçalara indirgeyip anlayamayacağımızı, parçaların birbirlerinden ayrıldıklarında, uzak mesafelerde bile bütünsel özellikler gösterebildiklerini deneyleriyle doğrulamışlardır
Newton mekaniğine dayanarak determinist ve kapalı bir sistem olduğu iddia edilen evrenin; kuantum teorisine dayanılarak, indeterminist bir yapıda olduğu ve kuantum boşluklarının, bu sistemin kapalı olmadığını gösterdiği söylendi. Bu boşlukların ise Tanrı'nın etkinliğinin gerçekleştiği alan olduğu, bazı felsefeci ve teologlar tarafından savunuldu.
George Gamow, bir odadaki hava moleküllerinin odanın bir yarısında toplanıp, diğer yarısında olmamaları için '10 üzeri 299.999.999.999.999.999.999.999.998' saniye beklememiz gerektiğini söyler; evrenin tahmin edilen toplam yaşının yaklaşık '10 üzeri 17' saniye olduğunu hatırlarsak, neden moleküllerin odanın bir yarısında toplanmasından dolayı havasız kalmaktan korkmamamız gerektiğini anlarız.
Bir bilardo topunun diğerine çarpmasından sonra iki bilardo topunun da farklı yerlere doğru hareket ettiğini gözlemleriz, bu olayın her tekrarlanışında aynı gözlemi yapmamızdan, bu çarpma ve ayrılma olaylarının 'zaruri' bir ilişkiden kaynaklandığını düşünürüz. Oysa Hume'a göre doğada böylesi zaruretlerin olduğunu iddia edemeyiz, bu sadece 'A' ve 'B' olgularını sürekli bir arada görmemizden kaynaklanmaktadır; zihin, dış dünyaya haksız bir şekilde böyle bir özellik yüklemektedir.
183 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.