Kötü biri değil sonuçta, sadece akılları yerine ayaklarına güvenen ve ciddi bir kitap okumak yerine sağda solda dolaşan bütün insanlar gibi ağlanacak bir durumda.
O Flaubert'ten hoşlanıyordu, ben Stendhal'den. Güvensizliğimden ya da azıcığından hoşlandığı yoğun kıskançlık duygularımdan rahatsız olup da kavga çıkarmaya çabaladığında Tolstoy'u kafama indirirdi. En sevdiği kadın karakter Anna Karenina'ydı; hatta bu konuda, benim en büyük Rus yazarım Gogol'e karşı savaş ilan edecek denli öfkelendiği olurdu. Anna Karenina'nın onurunun iade edilmesini talep ediyordu; bense Anna Karenina'yı, Veza ile hiçbir benzerliği olmaması nedeniyle sıkıcı buluyordum. Bu tür konularda her türden işkenceye razı bir inanç kurbanı kadar inatçı olduğumdan, sahte bir tanrıçaya boyun eğmektense paramparça edilmeyi yeğliyordum dolayısıyla görüşümü değiştirmezdim; bu durumda Veza işkence aletlerini eline alır ve benim yerime Gogol'ü yerden yere vururdu. Bu yazarın zayıf yönlerini biliyordu, hemen Taras Bulba'ya, ona Walter Scott'u anımsatan o Kazak'a darbe üstüne darbe indiriyordu.