Düşünen bir varlık olan insanoğlu kainatla kendi arasındaki irtibatı ancak bilme olgusu ile kurar. Bu nedenle bilgiye, süje ve obje arasındaki ilişkidir denilir. Buradaki süje ve objenin mahiyetlerini, birbirine karşı durumlarını incelemek durumunda değiliz. Fakat insan için bilme olgusunun önemi üzerinde söz söylemekte yarar vardır.
İnsan, inanıyoruz ki, evrende yalnız başına bırakılmış bir varlık değildir. Çevresindeki varlıklarla ilişkiler kurmak ya da onları anlamak için çeşitli bilgi kaynaklarından istifade eder. Salt felsefi bakımdan olaya yaklaştığımızda insanoğlunun duyuları ve bunlar üzerinde yer alan aklı bilgi kaynağı olarak karşımıza çıkar. Sezginin bir bilgi kaynağı olarak ele alınması daha sonradır. Kaynak probleminde apriori bilgilerin varlığına inanan ampirizm ile bunu kabul etmeyen rasyonalizmin aposteriorik bilgi tartışması yüzyıllar boyu insanlığı oyalamış durmuştur. Bu teorilere karşı bilginin “intuition" ile elde edileceğini savunan sezgicilik ilave edildiği zaman felsefi bilgi kaynaklarının tamamı sayılmış olur.