Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kur'an'ın Kökeni

Arif Tekin

Kur'an'ın Kökeni Gönderileri

Kur'an'ın Kökeni kitaplarını, Kur'an'ın Kökeni sözleri ve alıntılarını, Kur'an'ın Kökeni yazarlarını, Kur'an'ın Kökeni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Farklı dinden olan akrabanı öldür, Allah seni ödüllendirecektir!
''Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun. Allah ve Resulüne düşman olanlarla dostluk kurduğunu göremezsin. Her ne kadar babaları, çocukları, kardeşleri ve diğer akrabaları da olsalar yine fark etmez (onları sevmezler, onlara dost olmazlar.) Allah, böylelerin kalbine iman yazmış ve kendi katından onları bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada temelli kalacaklardır. Allah onlardan, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki, Allah'tan yana olanlar, şüphesiz kurtuluşa erenlerdir." (Mücadele Suresi, 22. ayet.)
Sayfa 137
İlginçtir ki, Kur'an'a göre sadece inançsızlıktan ötürü insanlar akrabalarına düşman kesiliyor ve eğer düşman kesilmiyor, dostluğa devam ediliyorsa zalim ve fasık olarak nitelendiriliyor (Tevbe Suresi 23 ve 24. ayetleri). Daha beteri. "Ey müminler! Akrabanız olan k5firlerle savaşın... " türünden ayetlerle sadece inanç yüzünden savaş talimatını veriyor!
Sayfa 137
Reklam
İnancı farklı diye akrabamı niye öldüreyim? Bu nasıl bir düşünce?
Kur'an'da, inanç farklılıkları yüzünden tüm akrabalara karşı düşman kesilmek, dini bir vecibedir. Mesela, Tevbe Suresi'nin 23, 24 ve 123. ayetlerinde şöyle deniyor: "Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz küfrü imana tercih ederlerse, onları dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. Ey iman edenler! Kafirlerden size yakın olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında} sizde bir sertlik bulsunlar... (Yani, onlara karşı çok şiddetli ve sert olun denmek isteniyor.)"
Sayfa 136
Eğer bu savaşlar içinde, inanıldığı gibi çok adil ve her şeyi yapabilen bir yaratıcı olsaydı, müspet bir sonuç alınması gerekiyordu; kan dökülmeden hem onlara, hem de sonsuza dek tüm insanlara barış formülünü göstermeli ve de kabul ettirmeliydi. Bunu zorla değil, insanın aklını barışa göre ayarlamak suretiyle yapabilirdi. (Çünkü İslam inancına göre Allah kadiri mutlaktır, her şeyi yapabilir.)
Sayfa 135
Din, etkili olduğu yerlere kan ve gözyaşı getiriyor
Şu anda yeryüzünde İslamiyeti kabul edenler, ya direkt ya da dolaylı olarak emperyalistlerin sömürgesi halinde yaşıyorlar. Peki, İslam inancına göre Allah yüz yirmi dört bin peygamber gön􁑯erdi de neyi çözdü? Bugün peygamberlik iddiasının olmadığı ülkelerde ve kıtalarda yaşayan insanlar, -örneğin, İskandinavya ülkeleri- barışta, teknolojide, medeniyette vb. konularda daha da ilerideler! Halbuki İslam'ın bulaştığı yerlerin, her bakımdan daha ileride olmaları gerekiyordu, bütün insanların bunu örnek almaları gerekirdi. Ama maalesef durum tam tersinedir. Dolayısıyla, bu işe Tanrı'yı karıştırmak pek mantıklı-inandırıcı gelmiyor.
Sayfa 135
Kıble değişikliğiyle ilgili Bakara Suresi'nin 150. ayetinde, "Ey Muhammed! Size eleştiri gelmesin diye biz kıblenizi değiştirdik" deniyor. Acaba nasıl bir eleştiri geliyordu ki, bu eleştiri yüzünden kıble değişikliğine gereksinim duyuldu? Olay şudur: Yahudiler Muhammed hakkında, "O bizim dinimizi kabul etmiyor; ama namaz kılarken bizim kıblemiz olan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yı kullanıyor" derlerdi veya "namazda nereye yöneleceğini bilmiyordu, biz ona öğrettik" şeklinde alay ediyorlardı. İşte ayette kastedilen eleştiri hikayesi bundan ibarettir. 68 68 Buhari, Bakara tefsiri, 12 bap: Fahrettin er-Razi, Tefsir-i Kebir; Bakara Suresi'nin 150. ayeti ve aynı ayetle ilgili diğer tefsirler.
Sayfa 133
Reklam
Bakara Suresi'nin 145. ayetinde, "Ey Muhammed! Sen kıble değişikliği konusunda her türlü mucizeyi de göstersen, yine onlar senin kıbleni kabul etmezler"; 143. ayette de, "Her ne kadar bu kıble değişikliği bazılarına zor da gelse, biz yine de değiştiririz" deniyor. Doğrudur, bazılarına zor gelir. Çünkü, eğer Allah daha önce Yahudilikte Mescid-i Aksa'yı kıble olarak tayin etmişse, niçin değiştirsin! Eğer o tayin etmemiş ise, niçin 17 ay Muhammed ve Müslümanlar oraya yönelip namaz kılarken, Allah buna müsaade etti? Bu durumda, Allah'ın ikide bir kıbleyi değiştirmesi nasıl açıklanabilir?
Sayfa 133
Allah, kıble değişikliğinin bir diğer gerekçesini de şöyle açıklıyor: "Kimin Muhammed'e uyup kimin uymadığını bileyim diye böyle yapıyorum." (Bakara Suresi, 143. ayet.) Bazı şeyleri, insanı denemek için yaparım gibi ayetler Kur'an'da çoktur. Hal böyle olunca, Allah, insanın içindekini bilmediğini itiraf etmiş oluyor. Bu da Tanrı'ya uygun olmayan bir nitelik. Bu ayetteki ifade Kur'an'ın diğer bazı ayetlerinde yer alan, "Allah, insanın içindekini de bilir'' şeklindeki ifadelerle çelişmektedir.
Sayfa 132
Yarattığın varlığa beyinsiz demek de ne bileyim :D
"İnsanlardan birtakım beyinsizler, 'Üzerinde bulundukları (önceki) kıblelerinden onları çeviren nedir?' diyecekler. Onlara de ki, 'Doğu da batı da Allah'ındır' (o istediğini yapar, ona engel yoktur vb.). O dilediğini doğru bir yola iletir." (Bakara Suresi, 142. ayet.)
Sayfa 130
Şaka gibi :D Aynen, Yahudilerle iyi anlaşılıyormuş...
Muhammed bir gün camiye gidip arkadaşlarına, "Haydi kalkın Yahudilerin yanına varalım" diyor. Bunun üzerine kalkıp gidiyorlar ve "Midras" adında birinin evinde toplanıyorlar. Muhammed Yahudilere hitaben, "Müslüman olun, güvenceye girin" diyor. Onlar da, "Tamam anladık" yanıtını vermek suretiyle, Muhammed'in bu tehdidinin hoşlarına gitmediğini belirtiyorlar. Muhammed bu sözü üç kez tekrarladıktan sonra, dördüncü kez onlara, "Şunu bilin ki dünya, Allah ve peygamberindir. Eğer siz Müslüman olmazsanız ben sizi sürgüne göndereceğim. Her kim malını satmak istiyorsa satsın gitsin; yoksa onun malına da el koyacağım" diyor. Tabi ki bu tehdit Bedir Savaşı'ndan sonra başlıyor. Bedir'de biraz başarı elde edince bu sefer onlara gözdağı vermeye başlıyor. Hatta onları, "Müslüman olmazsanız, Bedir'de müşriklerin başına getirdiğimizi sizin de başınıza getiririz" şeklinde tehdit ediyor. 64 Bu arada güya yeni inen bir ayeti onlara okuyor. Ayetin anlamı şu: "(Ey Muhammed, anlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından (ahdini bozmasından) korkarsan, sen de hak ve adaletle (onlara yaptığın ahdi) onların üzerine at (boz). Çünkü Allah, hainleri sevmez." (Enfal Suresi, 58. ayet.) 64 İslam Ansiklopedisi, M.E.B. terc., 6/1012-13; Buhari-Müslim Hadisleri, el Lü'lüü ve'l Mercan, No: 1 1 53; Buhari, İkrah, 2. bap ve İsti'sam, 1 8. bap; Ebu Davud, Haraç, 22, No: 3001; Suyuti, Liihah... ,Al-i İmran, 12- 13. ayetler; İ. Canan, age. 3/356 ve 12/109.
Sayfa 125
454 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.