Küresel Vicdan
Mehmet AltanÖne Çıkan Küresel Vicdan Gönderileri
Öne Çıkan Küresel Vicdan kitaplarını, öne çıkan Küresel Vicdan sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Küresel Vicdan yazarlarını, öne çıkan Küresel Vicdan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyada her yıl, sağlıklı suya ulaşamadığı için sekiz milyon insan ölüyor.
Teknoloji kadar önemli ikinci bir unsur enerji kaynaklarındaki değişimdir. İnsanların çalışmasına ihtiyaç bırakmadan, tüm küreye yetecek kadar enerji sağlandığı zaman, "tek uygarlık" nihai olarak kurulmuş, insanın "İnsan" olarak varoluşu güvence altına alınmış olacak. Çünkü enerji kaynaklarının değişip, gelişmesi insanın insanı sömürmesi gereğini ortadan kaldıracak. Çalışmaya ihtiyacın kalmadığı, böyle bir noktaya varılabilmesi için, enerji kaynağının petrolden atoma geçmesi ve insanların ihtiyaçlarının fevkinde bir üretim noktasına gelmesi gerekir.
Oysa bizim hayata bakışımız 24 saatten ibaret ve bu yüzden de büyük resmi gözden kaçırıyoruz. Dikkat edilmesi gerekir ki bilim adamları bunun tam tersi şekilde hareket ederler. Çünkü onlar anı değil, trendi okurlar.
Kapitalizm doğduktan sonra, din, hayatı belirleyen en temel unsur olmaktan çıktı. Bağımsız kentlerin ortaya çıkmasıyla feodalizm çözülmeye başladı ve tarım kesiminin etkinliği azaldı.
Teknolojinin sergilediği olağanüstü gelişim, niteliksel değişim bu dönüşümde birinci plandaki belirleyici oldu. Bu durum üretim konusundaki anlayışı da değiştirdi ve kol gücüyle yapılan üretimin yerini beyinsel üretim aldı. Bunun sebebi, söz konusu dönüşümle birlikte, beyinsel üretimin daha fazla kar getirmesiydi. Böylece dün için daha etkili olan buhar makinesi, bugün yerini bilgisayarlara bıraktı.
Marx'a göre, teknolojideki ilerlemeler, üretim biçimindeki değişimler, insanın insanla ve toplumla ilişkilerini temelden değiştirir. Toprakta çapayla çalışan insanın hukukuyla, buhar makinesinin egemen olduğu dünyanın hukuku arasında çok belirgin farklar vardır. Demek ki hukuk teknolojiye ve teknolojinin dönüşümüne göre şekillenir.
Bugün insanlık tarihi yepyeni bir dönemi inşa ediyor. Bu değişimi saptayan unsur ise teknoloji. "Kol gücünden beyin gücüne" ifadesi, sanayi döneminden sanayi sonrası döneme geçişin en önemli, en vurucu, en kestirme anlatımı olarak karşımıza çıkıyor. Bugün gittikçe artan AR-GE harcamalarına dayanan inovasyonun bu kadar önemli hale gelmesi, dünün örgütlenme biçimlerini eskitiyor. Artık küreselleşme ve Avrupa Birliği örneğinde olduğu gibi yeni süreç ve yapılardan söz ediyoruz.
Aristokrasi dönemi kapanıp, burjuva sınıfı ortaya çıktıktan sonra, hümanizm düşüncesi de erimeye başladı. Bu dönemden sonra şekillenen ulus-devletin resmi ideolojisi de, vicdanı da milliyetçilik oldu ve kimi örneklerde milliyetçilik faşist bir karakter kazandı. Bugün hayatımızın önemli bir parçasını oluşturduğu için, milliyetçiliğin insanlık tarihinden beri var olduğunu düşünen insanlar var. Halbuki milliyetçilik Fransız Devrimi'nden sonra ortaya çıktı ve dünyanın pek çok bölgesinde hızla yaygınlaştı.
Aslında ahlak, insanın toplumun öteki öteki bireylerine karşı ödevlerini içerir. Ahlak kuralları yazılı olmadıkları için biçimsel bakımından hukuktan farklı olsalar da, ahlak ile hukukun örtüştüğü, hatta özdeşleştiği durumlar vardır.
Artık ülkeler sadece kendi ülkeleriyle değil, başka ülkelerle alakalı olarak da sorumluluk almak zorundalar. Ulus-devlet sınırlarının ekonomik bakımdan aşıldığı böyle bir dünyada, aynı sınırların küresel bir vicdan tarafından da aşılması gerekiyor.