Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küresel Vicdan

Mehmet Altan

Küresel Vicdan Gönderileri

Küresel Vicdan kitaplarını, Küresel Vicdan sözleri ve alıntılarını, Küresel Vicdan yazarlarını, Küresel Vicdan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çünkü artık kapalı bir ulusal pazardan değil, çok sayıda ulus-aşırı şirketin varlık gösterdiği, küresel güçlerin etkisi altına girmiş bir piyasadan söz ediyoruz. Dolayısıyla ekonomik küreselleşme, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesinin kalkınmasında önemli bir işleve sahip. Siyasi ve ekonomik açıdan bir "ada" görünümü sergileyen, dışarıya kapalı bir ekonominin gelişemeyeceği artık herkesin malumu.
Aristokrasi dönemi kapanıp, burjuva sınıfı ortaya çıktıktan sonra, hümanizm düşüncesi de erimeye başladı. Bu dönemden sonra şekillenen ulus-devletin resmi ideolojisi de, vicdanı da milliyetçilik oldu ve kimi örneklerde milliyetçilik faşist bir karakter kazandı. Bugün hayatımızın önemli bir parçasını oluşturduğu için, milliyetçiliğin insanlık tarihinden beri var olduğunu düşünen insanlar var. Halbuki milliyetçilik Fransız Devrimi'nden sonra ortaya çıktı ve dünyanın pek çok bölgesinde hızla yaygınlaştı.
Reklam
Sermayenin değil, beyinsel yaratıcılığın zenginliğin kaynağı olmaya başladığı yeni dünyada toplumsal örgütlenme de, düşünce de değişmeye başladı. Sanayi sonrası yeni dönem, ırka dayalı ulus-devleti aşarak, insanların örgütlenme biçimi olarak aynı değerleri temel aldıkları bir küreselleşmenin dinamiklerini pekiştiriyor. Bu dönemin yeni ideolojisi de insan odaklı bir örgütlenme ve yönetim zihniyetini içeren Panhümanizm olacak.
Küresel vicdanın teşekkülü ve yaygınlaşması için daha vakit var gibi; ama unutmayalım ki şartlar hazır.
Ulus-devlet sınırlarının aşıldığı bir dünyada ortak sorunları paylaşan insanların ortak çözümler bulması gerekiyor. Bu çözümlerin anahtarı ise küresel vicdandır. Küresel vicdan sadece kendi içinde yaşadığı toplumdan değil, dünyanın her coğrafyasından da sorumlu olmayı gerekli kılıyor. Ulusların karşılıklı-bağımlılığı bunu ekonomik anlamda da zaruri hale getiriyor.
Marx'a göre, özel mülkiyetin kalkmasıyla insan doğası değişebilir, böylece birey ile toplumun uyumu sağlanarak etiğin başlıca sorunu çözülebilirdi.
Reklam
Fakat Ortadoğu'da doğan Yahudi kökenli Hristiyanlık, felsefi akımların gelişmesini temelden etkiledi.
İnsan bilgeyse, arzularına değil, aklına öncelik verir ve ancak iyi olduğunu aklıyla ölçtüğü şeyleri isterdi.
Her varlık ancak kendine özgü etkinliği geliştirerek mutlu olabilirdi. İnsanın potansiyeli en üst düzeyde akıl yürütme yetisi olduğuna göre, insan ancak aklını kullanarak mutlu olabilirdi.
Fakat iyinin nesnel varlığı kabul edilse bile, bu herkesin her zaman iyi olanı yapacağı anlamına gelmiyordu. İyiye ulaşmanın yolu herkesin kendi üzerine düşeni yapmasıydı. Platon'a göre bu, adaletin tanımıydı ve ruhun üç öğesi olan akıl, duygu ve istek arasında uyum kurabilmekle mutluluğa ulaşılabilirdi.
48 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.