Kayıp leylekler... Kalbi çalınan çocuklar... Parça parça edilmiş cesetler... Türlü işkenceler... Ve bunların peşinde olan bir adam. Louis Antioche.
Üniversiteden sonra kariyerinde belirli yerlerde olmak isteyen Louis, ailesinin de söylemesi üzerine Max Böhm' le tanışır. Max Böhm bir kuşbilimcidir ve leylekler üzerinde bir araştırma yapar. Ne var ki araştırmasını yaptığı bazı leylekler göç yolundan geriye dönmemişlerdir. Bunun üzerine zaten yaşlaşmış olan Max, bu görevi Louis'e devretmek ve leyleklere neler olup bittiğini öğrenmek ister.
Yüklü bir maaş ve rahat edeceği bir iş bulduğunu düşünen Louis bu yolculuğa çıktığı andan itibaren aslında çok başka bir olayın içinde olduğunu anlamıştır.
Hem ardı ardına gelen olaylar zincirini çözüp hem de kendisinin aslında kim olduğunu öğrenen Louis, bu yolculuklarında hayatında kısa ama iz bırakan aşklarda yaşamıştır.
Leyleklerin bebek getirdiği söylentisine kim inanır bilmem ama bu leylekler hiç güzel şeylere yol açmamış bunu öğrenmiş oldum. Hatta kitabın bir yerinde buna benzer bir söz de bulunuyor. Ben de oluşan gerilim hissi umarım okuyan herkes de oluşur.
Keyifli okumalar dilerim.
