En Eski Mavi Kuş kitaplarını, en eski Mavi Kuş sözleri ve alıntılarını, en eski Mavi Kuş yazarlarını, en eski Mavi Kuş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mavi Kuş da Mustafa Kutlu’nun diğer kitapları gibi Dergâh Yayınları’ndan çıkmış bir eser. İlk baskısını 2002 yılının Eylül ayında yapmış. Ben 21. baskıdan okudum. Toplam 210 sayfadan oluşan kitabın kapak resmi de yazar tarafından çizilmiş.
İsminden yola çıkarak içerisinde mavi renkli bir kuştan bahsedildiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Mavi kuş kitap kapağında resmedilen otobüsün ismi. Mavi renkli otobüsün ön kapısında beyaz bir kuş resmi var altında da “Mavi Kuş” yazısı. İşte otobüsün ismi de buradan geliyor. Mustafa Kutlu ilk bölümde adeta okuyucuyu elinden tutarak Mavi Kuş’un kasabasını gezdirerek tanıtır. Kasaba meydanına bakan tüm dükkanları tek tek gezdirir. Bu gezinti esnasında okuyucuyu hem gülümsetir hem düşündürür. Mesela şişman kıllı kasabın dükkanda keman çalması şaşırtıcıdır, ya da kuyumcu Nazım Efendi’nin kasabın çırağını elinde kelle ile kapıda gördüğünde korkması merak uyandırıcı, Aynalı Lokanta’dan bahsedişi de çok derindir aslında, düşündürücü.
Mavi KuşMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201112,1bin okunma
Ama insan sadece kaştan, gözden, gövdeden mi ibaret? Ayna dediğin, taşı toprağı, evi sokağı da gösteriyor. Mühim olan bu vücudun içini görebilmek. Kalbin aynasında ne var, ona ulaşabilmek.
-Kediyi çok sevdiğiniz anlaşılıyor. Ama ne biçim bir sevgi bu. İki de bir "lan" diyorsunuz.
Kenan pos bıyıklarının altından beyaz dişlerini göstererek güler:
-Biz sevdiklerimize ara-sıra böyle deriz.
Gül:
-Ya sevmediklerinize.
-Bizim sevmediğimiz kimse yoktur. Belki gönlümüze biraz serin gelenler vardır.
-Onlara ne dersiniz?
-"Bayım" deriz.
...Ama insan sadece kaştan, gözden, gövdeden mi ibaret? Ayna dediğin, taşı toprağı, evi sokağı da gösteriyor. Mühim olan bu vücudun içini görebilmek.
Kalbin aynasında ne var, ona ulaşabilmek.
Siyah-beyaz alacalı, kısa tüylü, şişman kedi yolcuları takmadan, dönüp bir kez bile bakmadan bir iki adımda şoföre ulaşır, sıçrayıp kucağına kurulur.
Kenan mütbessim, okşamaktadır.
-Ulan alçak, ulan namussuz, nerde kaldın sen!..
Bu sevgi genç kızı şaşırtmıştır. Kenan'a:
-Kediyi çok sevdiğiniz anlaşılıyor. Ama ne biçim sevgi bu. İki de bir "lan" diyorsunuz.
Kenan pos bıyıklarının altından beyaz dişlerini göstererek güler:
-Biz sevdiklerimize ara-sıra böyle deriz.
Gül:
-Ya sevmediklerinize.
-Bizim sevmediğimiz yoktur. Belki gönlümüze serin gelenler vardır.
-Onlara ne dersiniz?
- "Bayım" deriz. Mesela "Olmaz bayım gidemeyiz" gibi.
-Tuhaf.