Evet, insan bir çekirdeğe benzer. Nasıl ki o çekirdeğe kudretten mânevî ve ehemmiyetli cihazat ve kaderden ince ve kıymetli program verilmiş; tâ ki toprak altında çalışıp, tâ o dar âlemden çıkıp, geniş olan hava âlemine girip, Hâlıkından istidat lisanıyla bir ağaç olmasını isteyip, kendine lâyık bir kemâl bulsun. Eğer o çekirdek, sû-i mizacından dolayı, ona verilen cihâzât-ı mâneviyeyi toprak altında bazı mevadd-ı muzırrayı celbine sarf etse, o dar yerde, kısa bir zamanda, faidesiz tefessüh edip çürüyecektir.
Eğer o çekirdek, o mânevî cihâzâtını, فَالِقُ الْحُبِّ وَالنَّوٰى nın emr-i tekvînîsini imtisal edip hüsn-ü istimal etse, o dar âlemden çıkacak, meyvedar koca bir ağaç olmakla, küçücük cüz’î hakikati ve ruh-u mânevîsi büyük bir hakikat-i külliye suretini alacaktır.
Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik değil, memluktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.
🌿Merhabalar🌿 #188501228 E-KİTAPLAR
Telegram E-kitaplar t.me/Pdf100000kitapa...
Sayfama gelip bu iletiyi okuyorsan, bence kitap önererek yorumunu da ekleyebilirsin, şimdiden teşekkürler 🙏🙏 Her öneri birbirinden değerli benim için🥰
Değerli önerilerinizden oluşan kitap listesi;
Kur'ân-ı Kerîm'in ilk harfi ب, son harfi س'dir.
İkisi yan yana gelince بس (bes) olur. Farsça'da "yeter" mânâsına gelir.
"ALLAH bize YETER! Ve (O) ne güzel Vekîldir!"
(Âl-i İmrân Sûresi, 173. Âyet-i Kerîme Meâli'nden)
"ALLAH BES, gayrı heves."
(
Yaz tatilinde elime alıp okumaya başladığım Risale-i Nur Külliyatı'ndan ilk kitap olarak
Sözler eserinde bu eserin sadece lûgat ile anlaşılacak bir eser olmadığını anlayıp, ona muhatap olmak için dua da gerektiğini kavradıktan sonra elime geçen ve okumaya başlayacağım eser
Tarihçe-i Hayat olacaktı. Ve okurken çok heyecanlanıp sürekli hayret
Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azab ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılab eder.