“Alex?”
Arkama döndüm, fikrini değiştirdiğini, sanah Marcus’ a gidip hatalı davranışımk itraf etmemi buyuracağını düşündüm. “Evet.”
Bir tutam kotu renkli saçını alnından çekip o çarpık gülüşüyle gülümsedi. “Seni hatırlıyorum.”
Yüzümü ekşittim. “Ne?”
Gülümsemesi yüzünde iyice yayıldı. Ve… ah, tanrılar aşkına. Gamzeleri vardı. Nefesim kesildi. “Bende seni hatırlıyorum.”